Akşener'den 'Enes Kara' açıklaması
İYİP Genel Başkanı Akşener, 'Enes'i umutsuzluğa kurban verdik. Artık yeter, bu ölümlerin durması gerekir' dedi.
İYİP Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.
Meral Akşener’in konuşmalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Enes'i umutsuzluğa kurban verdik. Artık yeter, bu ölümlerin durması gerekli. Senin de çocukların, senin de torunların var. Bu ölümlere senin de üzüldüğünü biliyorum. Her hafta çocuklarımız, gençlerimiz, kadınlarımız ölüyor. Ölümlerin ardından tweet atmak yetmiyor. Kaybettiğimiz her gencin ardından üzüntü beyanında bulunmak, katledilen her kadının ardından ağıt yakmak yetmiyor. İktidar ve muhalefet el ele verelim, kadın ölümlerini, genç ölümlerini bu ülkeden silelim. yeter ki artık çocuklarımız ölmesin. Erdoğan’ın bu çağrıma cevap vereceğinden emin değilim. Her gün egosantrik serzenişlerinin her gün yenisini izlemek zorunda kalıyoruz. Öfke nöbetlerine maruz kalıyoruz. Güven ve istikrar diye çıktığı yolda bilginin yerini cahilliğe, sağduyunun yerini öfkeye bıraktığını görüyoruz. Milletimiz her geçen gün fakirleşiyor, enflasyon canavarı her geçen gün paramızı da itibarımızı da eritiyor. Bütün bunlar olurken Sayın Erdoğan için saray sefası devam ediyor. Utanmadan meydanlarda verdikleri sözleri göreve gelince hatırlamaz, hatırlatanlara saldırırlar diyor. Şuur altının yüzüne çıkışı. 20 yıldır kendisi iktidar, 20 yıldır meydanlarda söz veriyor, 20 yıldır sözlerinin arkasında durmuyor. Erdoğan vatandaşı az gezerken sefa sürebilen vicdansız bir adam oldun. Geçmiş iktidarların hatalarından ders alırdın, şimdi doğruları duyamayacak kadar sağır bir adam oldun. Eskiden bilgi ve tecrübe sahibi insanları etrafında toplardın, şimdi şakşakçıları topluyorsun. Milletin yüzüne bakmıyorsun, yüzüne bakmıyorsun. MÜSİAD Başkanı bile faizlerdeki düşüşün iş dünyasına yansımadığını söyledi. Kadın istihdamındaki 100 kişilik artışın 49’u kayıt dışı gerçekleşmiş. Bizim için yoksulluk ve kapsayıcılık kritik konular arasında. İyi işleri herkese adil şekilde dağıtan sağlıklı bir işgücü piyasası oluşturmak önceliğimiz olacak. Eski Türkiye’den dem vurarak, çıkar telefonunu göster nobranlığını yaparak gençlerin yoksulluğu kabullenmesini bekleyemezsin. Ayıptır günahtır. Bugün Türkiye’de doğan bir çocuk ebeveynlerinden daha iyi hayat sürebilecek koşullarda değil. Eğitime erişim, iş olanakları gibi konularda anne babalarından daha kötü fırsatlar sunuyor. Bu durum gençlere “yoksulsun sen yoksul kal” demektir. “Hayal kurma” demektir. Bu durumu kabul edemeyiz. Sayın Erdoğan, son demlerini yaşadığın iktidarında çocuklarımızı yoksulluğa mahkum etmişsen o koltukta oturmayı hak etmiyorsun demektir. Beğenmedikleri cumhuriyetimizin temel özelliklerinden biri eğitime erişimi sağlamasıydı. Bunun sonucu sınıflar arası geçirgenliğin makul bir şekilde yaşandığı bir Türkiye vardı. Asıl mesele, Enes oğlumuzun durumunda olduğu gibi, eğitimin vasatlaşmasıdır. Devletin geniş manada en iyi okulların sahibi olması gerektiğini söylüyorum. Devletin eğitimden elini çeker gibi yapmasının doğru olmadığını söylüyorum. Yurtlardan bahsediyoruz, okullardan da bahsedelim. Fırsat eşitliğinin ortadan kalktığı bir Türkiye’den bahsediyoruz. Özel sektörün zengin ailelerin çocuklarına dair oluşturduğu okullar ve fakir fukaranın çocuklarının gidebildiği cemaatlere ait okullar. Sosyal devlet olma gereğini derneklere, vakıflara, cemaatlere bıraktığınız anlayış ile fakir fukara bedelsiz okuduğu okullara, bedelsiz kaldığı yurtlara bırakılacak. Eğitim bursu nedir? İktidar, iş sağlayan işletmeleri batırmak için çalışıyor. İş yoksa borcu olan gençler bu borcunu nasıl ödeyecek? Sayın Erdoğan sen iş imkanı sağlamaktan vazgeçmişsin, ama sen iş imkanı sağlama ve iyi bir eğitim verme görevinden vazgeçmişsin. Tefeci gibi gençlerin üzerine çöküyorsun.