Bornova Belediyesi'ndeki İşçilerden Barışı Yükseltme Çağrısı
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Özgür Suriye Ordusuyla (ÖSO) birlikte 20 Ocak'ta başlattığı Afrin operasyonu 18. gününü geride bıraktı. Afrin operasyonuna yönelik eleştiriler ve barış talep edenlere dönük gözaltı ve tutuklamalara tepkiler sürüyor. Bornova Belediyesinde çalışan Genel-İş üyesi taşeron işçiler de savaşa karşı çıktıklarını belirterek, emek ve demokrasi güçlerine yönelik cadı avının durmasını istedi.
Afrin operasyonunun Suriye ve Türkiye halklarına zarar verdiğini ifade eden işçiler, AKP iktidarının operasyonu seçim öncesi bir kısım muhalefeti yedeklemek kalanını ise susturmak amacıyla kullandığını söylüyor. “Barış demek suç değildir” diyen işçiler, sendika ve konfederasyonlarına da barış çağrısını yükseltmek çağrı yaptı.
Genç bir kadın işçi “Tırnak içinde söylüyorum, 'ülkemize terör örgütleri tarafından gelecek herhangi bir şeyi' desteklemiyorum ama yine tırnak içinde söylüyorum ben 'savaşı' desteklemiyorum. Bizim için somut bir tehlike olmadan biz neden böyle bir atılımda bulunuyoruz? Vatanımızın evlatlarını neden tehlikeye atıyoruz” dedi.
‘BARIŞ DİYENDEN SAKINCA GELMEZ’TTB’ye yönelik operasyona da tepki gösteren işçi şunları söyledi: “OHAL’in kalkmasını istiyoruz. Neden hâlâ uzatıyorlar? Ben OHAL olmadan yönetemem mi diyorlar? Neden ihtiyaç duyuyorlar, OHAL yasaklarından faydalanarak insanlara korku salıyorlar. Konuşamaz hale getiriliyoruz. Profesörler, doktorlar evlerinden gözaltına alındı. Demokrasiye insan haklarına aykırı. Demokrasi ve özgürlükler içinde yaşadığımızı söylüyorlarsa, insanlar düşüncelerini, hissettiklerini korkmadan söyleyebilmeli. Barış isteyenden sakınca gelmez.”
‘BERABERLİK Mİ? ZATEN TOPLUMU AYRIŞTIRDILAR’Bir erkek işçi ise savaşa karşı olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Afrin konusu tedirgin ediyor bizi. İktidarın 2019’daki seçimden önce oy toplamak için yaptığı bir savaş olarak görüyoruz. Çünkü oradan, Afrin’deki güçlerden, Türkiye’ye herhangi bir saldırı gelmedi. Olacağına dair bir açıklama da olmadı. Oraya operasyonun sadece 'vatan millet Sakarya' hamasetiyle oy toplama kaygısıyla yapıldığını düşünüyorum. Milli birlik beraberlik vurgusunda da samimi değiller, çünkü zaten toplumu ayrıştırmış durumdalar.”
Bir insanın savaşa hayır demesinin en doğal hakkı olduğunu dile getiren işçi, “Ama bugün bunu söyleyenler terörist olarak ilan ediliyor. Fedakarlığı sadece halktan istiyorlar, önlerinde bir savaş ekonomisi var ve bu savaş ekonomisini döndürmek istiyorlar. Bunu da ancak çalışan kesimin üzerine yükleyerek yapabilirler” dedi.
DİSK’E ÇAĞRI: MÜCADELEYİ YÜKSELTELİMSendikasının bağlı olduğu DİSK’e de çağrı yapan işçi, “DİSK savaşa hayır demeli ve bunu da bütün örgütlü yapısına yaymalı, propagandasını yapmalı. Kitlelere bu anlatılmalı. Cesaretle örgütlü mücadeleyi yükseltmeliyiz. Annelerin bile desteklediğini ve seve seve oğlumu gönderirim dediğini duyuyoruz. Ama oraya gidecek askerlerin kimlerin çocukları olacağını biz çok iyi biliyoruz. Emekçilerin, yoksulların çocukları gidecek” diye konuştu.
‘HAREKATI BAŞLATANLARIN RAHATINDA BOZULMA YOK’Genç bir erkek işçi ise operasyonu iki açıdan değerlendirdiğini söylüyor: “Operasyonu hem destekliyorum hem desteklemiyorum. Öncelikle destekliyorum: Milli birliğimize karşı bir duvar örülmesinden dolayı destekliyorum. Şu açıdan da desteklemiyorum, oradaki yapılaşma siyasilerin gözetiminde yapıldı. Şu anki siyasi liderlerin yaptığı açıklamalar bana samimi gelmiyor açıkçası. Başka kaygılar ve gerekçelerle bölgeye müdahale edildi diye düşünüyorum. Bu savaşın cezasını yine halk çekecek, Türkiye halkı ve Suriye halkı. Bu hareketlenmeyi başlatanların hiçbir şey umurunda değil, rahatında bozulma yok. Ekonomik boyutunu geçtik orada yine halk ölüyor, çocuklar ölüyor en büyük sıkıntı bu. Bizim ülkemizde Hatay Antakya’da çocuklar öldü, Suriye’de çocuklar ölüyor, Suriye’de çocuklar yıllardan beri ölüyor” dedi.
‘BARIŞ İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ’“Savaş bir halk sağlığı sorunudur” diyen TTB merkez konsey üyelerinin tutuklanması ve barış çağrısı yapanların gözaltına alınmasını da eleştiren işçi şöyle devam etti: “Dünyada barış çağrısı yapanlar öldürülüyor ilk önce. Çünkü barış çağrısı büyürse, barış diyen çoğalırsa, silah satamayacaklar, kurşun satamayacaklar. Onlar için en büyük engel barış diyen halklar, barışı isteyen insanlar. Biz tabii gene onlar bunu yapıyor diye barış istemekten vazgeçmeyeceğiz. Bu uğurda ölenlere ihanet etmiş oluruz. Çünkü biz çocuklar ölsün istemiyoruz. Biz de barış için savaşacağız” diye konuştu.
(Nuray ÖZTÜRK, Evrensel)