CHP'den asgari ücret için 27 maddelik teklif

CHP, asgari ücretin geçim ücretine dönüştürülmesi yönelik olarak 27 maddelik kanun teklifi verdi. Teklifte, asgari ücretin net olarak aylık 3 bin 100 TL olarak belirlenmesi istendi.

CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç tarafından hazırlanan ve 27 maddeden oluşan 'Asgari Ücret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi' TBMM Başkanlığı’na sunuldu.

Teklif ile Ocak 2021’den itibaren geçerli olacak asgari ücretin net 3 bin 100 TL’ye çıkarılması, asgari ücret üzerindeki vergi yükünün sıfırlanması, ücretliler için vergi matrah dilimlerinin yeniden düzenlenmesi ve asgari ücret komisyonunun yeniden yapılandırılması öngörülüyor. Teklifin gerekçesinde “Türkiye’yi uçuracağı söylenen Cumhurbaşkanlığı sistemi de, çalışanlar için bir çöküş sistemi olmuştur. Bu sistemin yarattığı ekonomik tahribat nedeniyle çalışanlar yoksullaşmış, ücretlilerin satınalama gücü düşmüştür” denildi.

Milli Gazete'nin haberine göre; Kanun teklifi ile;
-Asgari ücretin sadece işçi için değil işçi ve ailesinin geçimini sağlayacak bir ücret olarak tanımlanması,
-2021 Ocak ayından geçerli olacak asgari ücret net olarak aylık 3,100 TL olarak belirlenmesi,
-Asgari ücretin yıllık olarak arttırılması,
-Asgari ücret artışlarının pazarlıkla değil, TÜİK tarafından işçi ve ailesi için hazırlanan ‘Ücretliler Geçim Endeksi’ ve ‘Asgari geçim ücreti miktarı’ çerçevesinde belirlenerek milli gelir artışlarının da dikkate alınması,
-Asgari ücret tespit komisyonunun daha demokratik hale getirilmesi,
-Asgari ücretin yıllık miktarı kadar olan tutarın ücretli çalışanların ödediği gelir vergisinden muaf tutulması,
-Asgari ücret için vergi ödenmediğinden asgari geçim indiriminin kaldırılması,
-Ücretliler için gelir vergisi matrah dilimlerinin yeniden belirlenmesi öngörülüyor.

10 MİLYON ASGARİ ÜCRETLİ

Türkiye’de asgari ücret ile çalışan sayısının oldukça yüksek olduğuna dikkat çekilen teklifin gerekçesinde, şu görüşlere yer verildi:

“Sosyal Güvenlik Kurumu 2019 yılı İstatistik Yıllığı verilerine göre Türkiye’de asgari ücretle çalışan işçi sayısı 7.423.402 kişidir ve sigortalı işçilerin yüzde 51.86’sını oluşturmaktadır. Bu rakamlara kayıtdışı ekonomide çalışan işçiler dahil değildir. Kayıtdışı istihdam oranı TÜİK Eylül 2020 verilerine göre yüzde 32.2’dir. Bu nedenle asgari ücretle çalışan işçi sayısının 10 milyona yakın olduğunu söylemek de mümkündür. Bu çerçevede yaklaşık 10 milyon çalışanı ilgilendiren asgari ücretin belirlenmesi süreci ne yazık ki uluslararası sözleşmelere ve Anayasa’da tanımlanan çalışma hakkına aykırı olduğu gibi hakkaniyetli ve adaletli de değildir.

ASGARİ ÜCRET GEÇİM ÜCRETİ OLMAKTAN ÇOK UZAK

Mevcut asgari ücret ne yazık ki, bir geçim ücreti olmaktan çıkmıştır. Uluslararası alanda işçinin ve ailesinin geçimini sağlamaya yönelik olarak belirlenen asgari ücret ülkemizde geçimlik ücret olmaktan çıkmıştır. 2 bin 943 TL brüt asgari ücretten net 2 bin 324.71 TL ele geçmektedir ve asgari ücret 4 kişilik bir ailenin sadece asgari gıda ihtiyacını bile karşılamaktan uzaklaşmıştır. Türk-İş Konfederasyonunun verilerine göre açlık sınırı 2020 Kasım ayı itibariyle 2,516.67 TL iken yoksulluk sınırı 8,197.62 TL.’dir. Bu çerçevede bu ücretin en azından geçimlik ücret seviyesine çıkarılması gerekmektedir.
Yine asgari ücrete ilişkin bir diğer sorun ise asgari ücretin vergilendirilmesi sorunudur. Anayasası’nın Vergi Ödevi başlıklı 73’üncü maddesi ile mükellefin korunması ve ağır vergi yükü altında ezilmemesi için temel prensipler belirlenmiş ve verginin ödeme gücüne göre alınması gerektiğini açıkça vurgulamıştır. Asgari ücret üzerindeki yükler ücretin yüzde 21’ni oluşturmaktadır ve bir taraftan asgari ücretin net değerini azaltırken, diğer taraftan kayıtdışı istihdam gibi bir takım ekonomik sorunlara yol açmaktadır.

CUMHURBAŞKANLIĞI DEĞİL ÇALIŞANLAR İÇİN ÇÖKÜŞ SİSTEMİ

Türkiye’yi uçuracağı söylenen Cumhurbaşkanlığı sistemi de çalışanlar için bir çöküş sistemi olmuştur. Bu sistemin yarattığı ekonomik tahribat nedeniyle çalışanlar yoksullaşmış, ücretlilerin satınalama gücü düşmüştür.

Dünyada asgari ücret uygulanan ülkelerde asgari ücretliler birçok mekanizma ile ayrıca korunmaktadırlar. Türkiye'de ise asgari ücretlilerin korunduğu herhangi bir sistem bulunmamaktadır. Asgari ücret üzerindeki vergi yükü net geliri azaltmakta ve dolaylı olarak da işverenlerin maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. Öncelikle çalışanların aileleriyle birlikte geçim şartlarının dikkate alındığı bir sistemin kanunla kurulma gereksinimi bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 39 uncu maddesi çerçevesinde bir yönetmelikle bir pazarlık usulü şeklinde tanımlanmış olan asgari ücret sistemi yerine bilimsel ölçütlerle belirlenecek ve çalışanların geçim şartlarının dikkate alındığı ayrı bir kanuni düzenleme ihtiyacı bulunmaktadır.

İNSAN ONURUNA YARAŞIR BİR YAŞAM

703 sayılı KHK ile 4857 sayılı Kanun kapsamından çıkarılan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun oluşumu ve yapısı 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Cumhurbaşkanlığı teşkilatı bünyesine alınmış ve Cumhurbaşkanlığına bağlanmıştır. Böylece Komisyonun yapısını Cumhurbaşkanı tek başına belirleyebilecek hale getirilmiştir. Anayasanın 104. Maddesine aykırı biçimde yapılan bu düzenleme Kanun teklifi ile kanuni dayanağa kavuşturulmaktadır.
Kanun teklifi ile işçi ve ailesinin asgari geçimini sağlayacak net asgari ücretin 1 Ocak 2021 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 3.100 TL olması ve bu ücretin TÜİK tarafından hazırlanarak yayımlanacak Ücretliler Geçinme Endeksindeki artış oranları ile milli gelirdeki artış oranları doğrultusunda arttırılması öngörülmüştür.

Yine teklif ile çalışanın insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürebilmesini sağlayacak düzeyde ücret alması ilkesinden hareketle asgari ücret üzerindeki vergi yükünün de kaldırılması amaçlanmaktadır.”