CHP'li Bakan Meclis kürsüsünde Subay Andı'nı okudu
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, partisinin Kara Harp Okulu Mezuniyet Töreni sonrasında teğmenlere açılan soruşturmaya ilişkin genel görüşme önerisi üzerine TBMM Genel Kurulu'nda konuştu.
CHP’li Bakan, mezuniyet töreninde ‘Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleriyiz’ diyen teğmenlerin ordudan ayırma cezası istemiyle Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmesi için, “Çok üzgünüz, çok kırgınız ve öfkeliyiz. Bu öfke sadece Murat Bakan’ın ve Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili grubunun öfkesi değildir, bu kırgınlık ve öfke Türk milletinin öfkesi ve kırgınlığıdır” dedi.
Rektör Erhan Afyoncu’nun yemin metninden ‘Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ kısmını neden çıkardığını soran CHP’li Bakan, Yaşar Güler’e seslenerek, “Bu teğmenler kılıçlarını geçmişte FETÖ’cülerin yaptığı gibi bir cemaat liderine teslim etmediler; ülkenin kurucu liderine, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıklarını dile getirdiler. Yeminin içeriğine uygun olarak yeminlerinin arkasında durduklarını göstermek için kılıç çattıkları çok açık; kendi teğmenlerinizin arkasında durmadınız, duramadınız” diye konuştu.
Sarıklı amirale gösterilen hoşgörünün teğmenlere gösterilmediğini söyleyen Bakan, “Bu görüntüden Cumhuriyet düşmanlarından başka rahatsız olabilecek tek bir yurttaşımız yoktur!” dedi. CHP’li Bakan, “Subay yemini sadece genç teğmenlerin değil bu ülkenin kurucusuna ve Anayasa’sına bağlı her yurttaşın gururla, onurla okuyacağı metindir” diyerek Meclis kürsüsünde subay andını okudu.
CHP’li Bakan konuşmasında şunları söyledi:
Erhan Afyoncu yemin metninden ‘Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ kısmını neden çıkarmıştır?
“Subay Andı’nın okunduğu tarih 30 Ağustos, resmî mezuniyet töreni bittikten sonra içlerindeki coşku ve heyecanla 2022 yılına kadar resmî olarak okudukları andı okudular ve ‘Mustafa Kemal’in askeriyiz’ dediler. Bu gençlerin ihraç istemli olarak Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmesinin sebebi nedir? Tek tek ele alalım. Harp Okulları 1995 yılından 2023 yılına kadar bu yemin metnini okumuşlar. Bu anttan kim, neden rahatsız olur? Asıl sorulması gereken soru: Rektör Erhan Afyoncu, tüm Harp Okullarında okunan yemin metninden ‘Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ kısmını neden çıkarmıştır? Metin yönergeden çıkarılmış ancak yazılı bir emirle yasaklama var mıdır? Eğer bu yemin metni yasak ise bu törenden sadece on beş gün önce Özel Kuvvetler Komutanlığı mezuniyet töreninde neden okunmuştur? O zaman, Millî Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı neden o yemini eden subay ve astsubayları alkışlayıp tebrik etmiştir? Yemin metniyle sorunu olanın cumhuriyetle sorunu vardır.
Bu görüntüden Cumhuriyet düşmanlarından başka rahatsız olabilecek tek bir yurttaşımız yoktur!
Bu yemin töreninin TSK’nın itibarına zarar verdiği iddiası da palavradır. Anlaşılan o ki Yunan ordusu tarafından Ege Denizi’ndeki işgal edilen adacıklarımız ve silahlanması mümkün olmadığı hâlde silahlandırılan adalar Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarına zarar vermemiştir. Anlaşılan o ki Yunan Sahil Güvenlik botunun Datça’da ana karamıza çıkması da TSK’nın itibarını zedelememiştir. Anlaşılan o ki 40 bin kişinin katili terör örgütü liderinin Meclisin bu kutsal çatısı altına davet edildiğinde binlerce şehit veren Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarı zedelenmemiştir. Ancak, ordusuna, devletine, Anayasa’sına bağlı genç teğmenlerin yemin töreni TSK’nın itibarına zarar vermiştir. Hadi oradan, hadi oradan! Bilakis, bu gençleri görmek kamuoyunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibardı en yüksek seviyeye çıkarmıştır. Bu görüntüden Cumhuriyet düşmanlarından başka rahatsız olabilecek tek bir yurttaşımız yoktur. Soruyorum: Tören sonrasında vatansever genç teğmenlere yönelik haysiyet cellatlığı yapanlara, ahlaksızca hakaret edenlere karşı TSK’nın itibarını neden düşünmediniz?
Yaşar Güler’e sesleniyorum: Siz de kılıç çattınız! Kendi teğmenlerinizin arkasında durmadınız, duramadınız!
Yandaş medyanın bu gençleri linç etmesinin sebeplerinden biri de Cumhurbaşkanının malum mezuniyet töreninde ‘Bazı istismarcılar ortaya çıkmak suretiyle kılıçlar çektiler, siz bu kılıçları kime çekiyorsunuz?’ demesidir. Bunun üzerine yandaş medyanın harekete geçmiştir. Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler’e sesleniyorum: Kılıç çatmanın subayların tören seremonilerinin bir parçası olduğunu kimse sizden iyi bilemez, siz de kılıç çattınız. Bu teğmenler kılıçlarını geçmişte FETÖ’cülerin yaptığı gibi bir cemaat liderine teslim etmediler; ülkenin kurucu liderine, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıklarını dile getirdiler. Yeminin içeriğine uygun olarak yeminlerinin arkasında durduklarını göstermek için kılıç çattıkları çok açık; kendi teğmenlerinizin arkasında durmadınız, duramadınız.
Sarıklı amirale gösterilen hoşgörü vatana ve Anayasa’ya bağlılığı tartışılmaz olan teğmenlere gösterilmedi
Teğmenleri ihraç talepli olarak Yüksek Disiplin Kuruluna taşımaktaki amaç teğmenlere bir an evvel ceza vermektir ve alınmış talimata bağlı olarak bir an evvel meslekle ilişkilerinin kesilmesidir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli üniforması ki o üniforma yeri geldiğinde o askerin kefenidir. Onun üzerine bilmem ne tarikatının cübbesini giyen, sarığını saran amirale bir yılda disiplin cezası vermediniz. 22 yaşındaki teğmenlere iki buçuk ay gibi kısa bir sürede en ağır cezayı verecek şekilde işlem tesis ettiniz. Sarıklı amiralle ilgili Hulusi Akar’a 8 tane soru önergesi verdim, dedim ki: Sayın Hulusi Akar, bu amiralliğe ilgili bir yıl içinde ceza vermezseniz disiplin cezası zaman aşımına uğrayacak, soru önergesine 2 defa cevap verdi, o amiralin de cezasını zaman aşımına uğrattı. Sarıklı amirale gösterilen hoşgörü vatana ve Anayasa’ya bağlılığı tartışılmaz olan teğmenlere gösterilmedi.
Sizi rahatsız etmeye devam edeceğiz!
Subay yemini sadece genç teğmenlerin değil bu ülkenin kurucusuna ve Anayasa’sına bağlı her yurttaşın gururla, onurla okuyacağı metindir. Bu yeminin okumasından rahatsız olanlara şöyle bir mesajım var: Sizi rahatsız etmeye devam edeceğiz. ‘Ant içeriz ki, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, Yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizleri bulacak, kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler, Türk istikbalinin evlatlarıyız, şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız ve şerefimizle öleceğiz. Ne mutlu Türk’üm diyene!’”