Çiftçiyi kaçakçılığa teşvik edecekler!
Tarımda ürün deseninin Bakanlıkça belirlenmesinin önünü açan kanun teklifine itirazlar devam ediyor. Sektör temsilcileri uygulamanın çiftçiyi kaçakçılığa teşvik edeceğini öne sürüyor
YENİGÜN'den Alper Temiz'in haberine göre, Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, 2 Mart tarihinde esas komisyon olarak; Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak ise Adalet Komisyonu, Çevre Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna getirildi. Çiftçinin ne ekeceğine ilgili bakanlıkça karar verilmesinin yolunu açan kanun, uzun süredir taslak üzerinden eleştirilere neden oluyordu. Ancak kanun bu sefer, yine Türkiye'nin de arasında olduğu Birleşmiş Milletler Köy Hakları Deklarasyonuna (KHD) aykırılığı eleştirileriyle gündeme geldi.
'BU BİR KIYIMDIR'
Çiftçi Bakanlıkça belirlenen ürün dışında bir ürün ekerse ve pazarda satışa sunarsa, bu kanuna göre çiftçinin kaçakçı, ürünün ise kaçak duruma geleceğini öne süren Çiftçi Sen İzmir Şube Başkanı Adnan Çobanoğlu, "Yani resmen kaçak meyve sebze peydahlanmış olacak. Bölgesel tarımın niteliği ve çeşitliliği de yok edilmiş olacak. Bu bir kıyımdır. Çünkü bu kanun ile birlikte, birçok sebze ve meyve fiyatının fahiş oranda artışını da garanti altına almış olacaklar” dedi. Kanunun Birleşmiş Milletler Köy Hakları Deklarasyonuna da aykırı olduğunu ifade eden Çobanoğlu, “Nasıl bu kadar çelişkili işler yapılabiliyor bu ülkede? Mevsimlik kültürel yemek dokusunu dahi zedeleyecek bir yola giriliyor. Buna karşı mücadele edilmeli. Köylü hakları deklarasyonu iç hukuk haline getirilmelidir. Kendi kültürüne uygun ne yiyeceğini bilerek planlama yapılmalı" diye konuştu.
'HAYVANCILIĞI DA ETKİLEYECEK'
Söz konusu yasanın hayvan yemlerini dolayısıyla hayvancılığı da etkileyeceğini ifade eden Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı ise, "Bunu bir bütün olarak ele almak gerekirken, parçalı bir kanun ortaya çıkartıldı. Bu işi tek yönlü olarak değerlendirirsek, sadece tarımı değil, hayvancılığı da çok kötü bir noktadan etki altına almış olursunuz. Üstelik bu gibi konuların alt yapısı da belli değil. Böyle yasalar çıkartılıyor ancak bir sonuç alınamadan, hızla başka bir yasa yürürlüğe giriyor. Sonuçlar görülmeden baştan savma bir politika uygulanıyor” dedi. Kanun ie tarım alanlarının sermayenin eline geçmesinin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Çakıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çiftçiyi, kendi tarlasında işçi durumuna düşürmenin de garantisi oldu bu kanun. Birbirine bağımlı zirai ve hayvancılıkla ilgili olgulara ayrı ayrı kanun çıkartılmaz. Mesela kuraklık durumu söz konusu. Kuraklığın sadece tarıma değil, hayvancılığa da etkisi var. Zirai yem ürünlerinin yetiştirilmesi, hayvancılığı da zaten etkilemez mi? Etkiler. Kısacası şunu ifade etmek istiyorum; kuraklık hayvancılığı etkiliyorsa, sadece 'bir tarım sorunu olarak kuraklık' şeklinde bir söylem üretemeyiz. Bu kanun için de aynı durum söz konusu. Ötesi, Birleşmiş Milletler Köy Hakları Deklorasyonuna da aykırı bir süreç bu. Global ziraat hükümlerine ters, bilime ters bir unsur bizde kanunlaşabiliyor maalesef.”