Cinsel İstismar Psikolojik Kanserdir
Uzman Psikolog Didem Turgut Çönkü, cinsel istismarın bir tür psikolojik kanser olduğunu söyledi.
Türkiye’de son günlerde yoğun olarak tartışılan ‘cinsel istismar’ konusunda önemli açıklamalarda bulunan Çönkü, “Cinsel istismar, çeşitli kılıklarda karşımıza çıkar; çıplak çocuğu gözlemlemek (röntgencilik), çocuğu yetişkinle beraber pornografik resimler ya da filmler izlemeye zorlamak, üreme organlarını çocuğa göstermek (teşhircilik), dille öpüşmek, cinsel organlara dokunmak, sanal ortamda çocuğu suistimal ve tehdit etmek, çocuğun önünde mastürbasyon yapmak ya da çocuğu mastürbasyon yapmaya zorlamak, çocuğun bedeninin oral, anal ya da vajinal yollarla birlikteliğe zorlanması olarak özetlenebilir. Cinsel istismar, kısmen, çocuğun fiziksel yakınlık ve şefkat ihtiyacını kullanarak onu baştan çıkarmaya ve ikna etmeye, eğer çocuk failin taleplerini yerine getirmeyi reddederse kısmen de tehdit ve şiddete dayanır” dedi.
Cinsel istismarın elbette çocuk açısından çok ciddi duygusal sonuçları olduğunu belirten Çönkü, “İstismarın çekirdek ya da geniş aile içerisinde gerçekleştiği hallerde, bu özellikle geçerlidir. Çocuk yaşamının ne kadar erken döneminde cinsel istismara uğramış ve cinsel temas ne derece yoğun, şiddet ne kadar aşırı olmuşsa, akraba ne kadar yakınsa ve faille çocuk arasındaki bağ ne kadar güçlüyse, sonuçlar çocuk açısından o kadar üstü örtülü ve ciddi olur. Çocuklara, neredeyse başka hiçbir olay, cinsel istismar ve cinsel şiddetten daha fazla zarar veremez. Sonuçlar 4 başlık altında toplayabiliriz. Çocuğun kendi cinselliğiyle ilgili; cinsellik ve ahlak hakkında hatalı fikirler, cinsellikten tiksinme, utanmazlık ve sınır tanımazlık, bütün ilişkilerin cinselleştirilmesi. Çocuğun damgalanmasıyla ilgili; suçluluk ve utanç duyguları, özsaygının zarar görmesi, kendi kendini tecrit etme, kendine zarar verme davranışları, suça yatkınlık ve uyuşturucu madde kullanımı. Güçsüz olma deneyimiyle ilgili; benliğin ayrılması, hafıza kaybı, kabuslar, fobiler, yeme ve uyku bozuklukları, okul sorunları, saldırgan davranışlar, fiziksel hastalıklarla dışavurum. Çocuğun güvenine ihanet edilmesiyle ilgili; depresyon, aşırı bağımlılık, öfke, kin, başkalarını değerlendirmede yetersizlik, erken evlilik” dedi.
Çocukta Zıt Duygu ve Düşünceler
Cinsel istismar durumlarında çocuğun tamamen zıt duygu ve düşünceler yaşadığını kaydeden Çönkü, ‘Ben tercih ediliyorum-Kullanılıyorum’ , ‘Bana özel bir ilgi gösteriliyor-istismar ediliyorum’ gibi duygular yaşar. Çocuğun cinsel istismarı, onun şefkat, sevgi, sıcaklık, güvenlik ihtiyacının ve çocukça empati kurabilme yeteneğinin istismarıyla bağlantılıdır” diye konuştu.
İşte Failler
Çocuk ve ergen istismarcılarının genellikle yetişkin erkekler ve erkek ergenler olduğuna dikkat çeken Çönkü, şunları söyledi: “Failler, genelde çocuğun yakın çevresindendir: babalar, üvey babalar, amca/dayılar, ağabeyler, dedeler, komşular, öğretmenler vb. Çocuğun istismarı başkalarına açıklamasını engelleyecek şekilde "aklını çelerek" uzun vadeli bir stratejik plan geliştirirler, boyun eğen çocuk kendisini kötü, değersiz ve suçlu hisseder.Failler bir kural olarak, kendilerini masum hisseder ve vicdani bir rahatsızlık duymazlar. Faillerin kurbanlarına yaklaşırken kullandığı stratejiler: Cinsel içerikli oyunlar çocuğa tamamen normalmiş gibi sunulur. Çocuğun algısı bozulup saptırılır ve hakiki duygularının dışına çıkmaya ikna edilir. Çocuğa erişimi garanti altına almak için stratejiler: Fail, çocukta anlayış ve acıma uyandırır, bunu yalvararak ve başka ikna edici araçlar kullanarak (para, hediyeler, gizlilik yemini vb.) başarır ve böylece çocukta suçluluk duygusu uyandırır. Failin istismarın öğrenilmesinden sonraki stratejileri: İstismarcı, çocuğu bir yalancı veya hasta olarak suçlar. Kendini haksız suçlamaların kurbanı olarak sunar. Olayla ilgilenen otoriteleri tehdit etmeye başlar. Gerçekleri çarpıtır ve çocuk tarafından baştan çıkarıldığını iddia eder. Failin suçlu bulunduktan sonraki stratejileri: Mahkemede suçlu bulunduktan sonra bile kendilerini temize çıkaracak bahaneler sunarlar; olay sırasında alkolün etkisindedirler, hiç şiddet kullanılmamıştır, hayat koşulları kötüdür, yetişkin kadınlardan korkmaktadırlar, hatta çocuğun kendisi cinsel içerikli oyunlar oynamak istemiştir”