Erdoğan: Neymiş domates, patates... Biz asıl devrimi zihinlerde yaptık

Erdoğan, 'AKP Aday Tanıtımı ve Seçim Beyannamesi Toplantısı'nda konuştu, 'Neymiş domates, patates... Biz asıl devrimi zihinlerde yaptık' dedi.

AKP, Ankara Spor Salonu'nda "Seçim Beyannamesi ve Milletvekili Aday Tanıtım Toplantısı" gerçekleştiriyor. Salonda kürsüye çıkan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşma yaptı.

Erdoğan, "Bir TV kanalında bir profesör, ne dese beğenirsiniz, 'Köprü yapmakla, baraj yapmakla, havalimanı yapmakla bu iş çözülmez, soğan patates kaç lira onu söyle.' Bu adam profesör, müsvedde bu... Düşünün barajın yok, havalimanın yok, TOGG'un yok, uçak gemin yok, 'domates, patates kaç para onu söyle...' Ya müsvedde bu. Senin profesörlüğünden bu millete ne hayır gelir ya... Neymiş domates, patates... Biz asıl devrimi zihinlerde yaptık" dedi.

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Şu karşımdaki tabloyu gerek salon dışında, gerek salon içinde Türkiye Yüzyılı'nın muştusu olarak görüyorum. 14 Mayıs’ta sandıkları patlatıyor muyuz? 14 Mayıs'ta sandıkları patlatacağız ve yeni dönemin de müjdelerini vereceğiz. 14 Mayıs'ı siz zannediyor mu sadece Türkiye takip ediyor? Tüm İslam dünyası takip ediyor. 'Ne olacak?' diye takip ediyorlar.

14 Mayıs'ta sandıkları patlatacak, yeni dönemin müjdelerini vereceğiz. Süratle beyannamemizi açıklamak suretiyle yola devam edelim. Gümbür gümbür 14 Mayıs'a ilerliyoruz. Türkiye Yüzyılı’nın yürüyüşünü hemen şimdi başlatmak için buradayız. Allah’ın izniyle, yine bir 14 Mayıs arifesinde, 1950’deki inanç ve iradeyle, bir kez daha “Yeter söz Milletindir” demek, “Yeter Söz de, Karar da, Gelecek de Milletindir” demek için bir aradayız.  Bizim 'yeter' dememiz, Bay Bay Kemal'in 'yeter' demesine benzemez.

14 Mayıs’ta 'Türkiye Yüzyılı için doğru adımlarla yola devam' diyor muyuz? 14 Mayıs’ta bay bay Kemal’i ve ortaklarını sandığa gömüyor muyuz? 14 Mayıs’ta PKK’sından 'FETÖ’süne tüm terör örgütlerinin başını sandıkta tekrar eziyor muyuz? 14 Mayıs’ta ailemize, çocuğumuza, inancımıza, değerlerimize göz dikenlerin heveslerini kursaklarında bırakıyor muyuz?

2002 seçimlerine “Tek Başına İş Başına” diyerek gittik, milletimiz bizi tek başımıza iktidara getirdi. 2007 seçimlerine “Durmak Yok Yola Devam” diyerek gittik, milletimiz yolumuzu tekrar açtı. 2011 seçimlerine “İstikrar Sürsün Türkiye Büyüsün” diyerek gittik, milletimiz tercihini istikrardan yana kullandı. 2015 seçimlerine “Sen-ben Yok Türkiye Var” diyerek gittik, Türkiye’yi yanımızda bulduk. 2018 seçimlerine “Vakit Türkiye Vakti” diyerek gittik, milletimizden yeni yönetim sistemimize onay aldık. Bugün de, “Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar” diyerek, bir kez daha milletimizin huzurundayız. 

'12 milyon üyeye sahip bir başka parti Türkiye’de dünyada da yok'

Darbecilere, vesayetçilere, küresel emperyalistlere, siyasi ve sosyal mühendislik projelerine karşı milletimizle birlikte Türkiye Yüzyılının kapısını aralamak için buradayız. AK Parti klasik manada bir siyasi parti olmanın ötesinde dava sahibi, vizyon, vicdan sahibi bir harekettir. Şu anda üyesi itibariyle yaklaşık 12 milyon üyeye sahip bir başka parti Türkiye’de yok, dünyada da yok. Türkiye’nin demokrasisi, kalkınması konusundaki çözüm tekliflerimizin dünyada yaşanan siyasi ve sosyal çarpıklıklara karşı yükselttiğimiz itirazlarımızın, insanlığın ortak dertlerinin ve taleplerinin sözcülüğünü yapabilmemizin, kısacası bizi diğerlerinden ayıran özelliklerimizin gerisinde temsilcisi olduğumuz davanın kadim kodları var.

Yaşadığımız her saldırı, her felaket, her acı, bilhassa da 6 Şubat depremleri, birliğimizi daha çok sıkılaştırmamız, beraberliğimize daha çok sahip çıkmamız, kardeşliğimizi daha da güçlendirmemiz gerektiğini gösteriyor.  Küresel dengelerin yeniden oluştuğu şu kritik dönemde ülkenin direksiyonunda AK Parti’nin birikimine ve etki gücüne sahip bir kadro olması çok kıymetlidir. Geçmişte bu millete ‘Yapamazsın’ denilen ne varsa, hepsinin de olabileceğini gösterdik.

'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni yerden yere vuranlar...'

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni yerden yere vuranlar, bugün sistemi ruhuna uygun olmayan at pazarlıklarıyla tepe tepe kullanmanın hesaplarını yapıyor. Bunların tek gayeleri, eski Türkiye devrindeki gibi milletin derdini ve beklentisini istismar ederek bir avuç muhterise ikbal devşirmek.

Büyük ve güçlü Türkiye’ye doğru giden her adımı, zihinlerde örülmüş duvarları yıkarak, kalplere salınan korkuları yenerek, ayaklara vurulan prangaları kırarak attık. 

Üstelik buna sadece bizim değil, güvenlik ve tabiat tehditleri sebebiyle giderek dengesizleşen dünyanın da ihtiyacı var. Bu sebeple, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ itirazımıza her geçen yıl daha fazla destek bulabiliyoruz.

Bu sebeple, Rusya-Ukrayna savaşında her iki tarafla da görüşebiliyor, tahıl koridoru ve esir değişimi gibi somut ilerlemeler sağlayabiliyor, barış ihtimalini masada tutabiliyoruz. Bu sebeple, Libya’dan Karabağ’a pek çok yerde, tüm dünyanın seyrettiği haksızlıkların düzeltilmesi için fiilen sahaya inip netice alabiliyoruz. Bu sebeple, Balkanlarda barışın sürmesinin ve uzlaşma yollarının açık tutulmasının garantisi haline gelebiliyoruz. Bu sebeple Türk Devletleri Teşkilatı gibi stratejik adımlar atabiliyor, İslam alemiyle işbirliğimizi kimseden icazet almadan güçlendirebiliyoruz. Bu sebeple, Batı Dünyasıyla ilişkilerimizde teslimiyetçi değil, hakkımızı, hukukumuzu savunan dik bir duruş sergileyebiliyoruz.

Birileri gibi, 'Ne işimiz var Karabağ'da, Libya'da, Suriye'de, Balkanlar'da, Akdeniz'de, Afrika'da' deseydik, karşımızdakiler gibi olsaydık, milletimizin huzuruna alnımız ak başımız dik çıkabilir miydik?

'Her vatandaşımızı AK Parti'nin tabi bir mensubu olarak sayıyoruz'

12 yıl önce 2023 hedeflerimizi açıkladığımızda birileri bize dudak bükmüştü. 2053 ve 2071 vizyonlarımızı duyunca tümden zıvanadan çıkmışlardı. Darbe girişiminin ardından yönetim sistemimizi değiştirecek tarihi bir reformu getirdiğimizde aynı tevdi ile karşılaştık. Bunların ülkenin ve milletin hayrını gözetmek gibi bir gayreti yok. Milletin derdini ve beklentisini istismar ediyorlar. Bunlar sığdır sığ. Hangi partiye oy verirse versin her vatandaşımızı AK Parti'nin tabi bir mensubu olarak sayıyoruz. Kendisi henüz partimizin saflarına katamadığımız için hayıflandıklarımız var. Etnik, dini, kültürel kimlik siyaseti ile ülkemizi eski günlerine döndürmenin peşinde koşanlar, birlik, beraberlik siyasetini asla anlamadılar. Biz bu milleti içindeki tüm renkleriyle kucaklaşmayı, temel hak ve özgürlükleri lütuf olarak görmemeyi sürdüreceğiz.

'Gençlerimizi aile kurmaya teşvik edeceğiz'

Seçim beyannamemizi de bu değerler üzerinden belirledik. 6 bölüm üzerine onlarca başlık ve binlerce maddede hem yaptıklarımızın özeti hem de hedeflerimiz yer alıyor. Oldukça hacimli bir esere dönüşen beyannamemizde yer alan tüm hususları burada tekrarlanamayacağım. Beyannamemiz bir kitap olarak sizlere ulaştırıldı veya ulaştırılıyor. Dijital mecralar vasıtasıyla da milletimizle paylaşıldı. 

Beyannamemize yazdığımız her maddeyi uzun hazırlıklar sonucunda ortaya çıkardık. Önceliğimiz elbette depremlerin yıktığı şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak. Allah'ın izniyle 319 bini bir yılda teslim edilecek şekilde toplam 650 bin yeni konut yaparak afetin açtığı yaraları tamamen saracağız. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı modeliyle 81 ilin tamamını afete dirençli şehirler haline dönüştüreceğiz.

Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da toplumumuzun hiçbir kesimine hayat biçimi ve kimlik dayatılmasına izin vermeyeceğiz. Gençlerimizi aile kurmaya teşvik etmek için eğitiminden istihdamına, evliliğinden çocuk bakımına kadar her alanda kendilerine maddi katkı vereceğiz. Bunun için bir aile ve gençlik bankası kuracağız. Yükseköğretimdeki gençlerimize bir defaya mahsus olmak üzere cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti sağlayacağız. Ayrıca aylık 10 gigabayt ücretsiz internet vereceğiz.

Aile Koruma Kalkanı Programı'yla ev hanımlarının emekliliğine destek vermekten her ailede en az bir çalışan olmasına kadar pek çok uygulamayı başlatacağız.

Hayata geçireceğimiz 'gelir tamamlayıcı aile destek sistemi' ile hiçbir hanenin gelirinin belirli bir seviyenin altına düşmemesini temin edeceğiz.

Kamuya işe alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak, gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız. Çalışanlarımızın ücretlerini daima enflasyonun üzerinde artırarak refah düzeylerini yükselteceğiz.

Tarımsal üretimin geliştirilmesini sadece ekonomik değil, milli bir mesele olarak görüyoruz.

Ülkemizin şartlarına uygun bir üretim planlamasıyla hem verimi hem çiftçilerimizin gelirini yükseltecek bir sistem kuracağız.

Elbette ulaşamadığımız hedefler oldu. Sizler şahitsiniz, 21 yılda yaptıklarımız bile ülkemizin asırlık eksiklerini telafi etmeye yetmiştir. Ama biz yeterli görmüyoruz, milletimizin daha fazlasına layık olduğunu biliyoruz. Milletimizden desteği, daha büyük reformlar yapmak, daha çok eser ve hizmet getirmek için istiyoruz. Biz bu güne kadar hep başkalarıyla değil, kendimizle yarıştık."