İZİKAD'tan STK Anlayışında Devrim
İş dünyasının yenilikçi yönüyle sevilen ismi İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) Başkanı Huriye Serter ile bir araya gelip keyifli bir röportaj yaptık. Ben sivil toplum, teknoloji, cinsiyet eşitliği, iş sektörü ve ofis mobilyalarının geleceği hakkına merak ettiklerimi sordum. Huriye Hanım'da tüm samimiyetiyle cevapladı. Kah gelecekten konuşup umut dolduk, kah bugünlere gelme mücadelesinde yaşadıklarını öğrenerek burulduk. Bana da yaptıkları güzel işleri insanlara duyurmak kaldı.
EGEPOLİTİK / GÖZDE CEYHANBAŞI
Üniversite ile iş dünyasının bir araya gelmesi çok önemli
Vakıf üniversiteleri iş dünyasına ulaşmada devlet üniversitelerine oranla daha şanslı, peki siz devlet üniversitelerine yönelik çalışma sürdürüyor musunuz?
Dokuz Eylül Üniversitesi ile birlikte iş yapabilmek adına bu yıl bir protokol imzaladık. İngilizce İşletme Bölümüyle yürüteceğiz. Bizim bir ‘Genç İZİKAD’ projemiz var. İş kadınları olarak genç kızlarımızla birlikte 6 aylık bir maceraya birlikte çıkıyoruz. Bu yıl yüzde 90’ı Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri ağırlıklı yapıyoruz.
Bunun yanı sıra zaman zaman Dokuz Eylül Üniversitesi’ne gidip rol model çalışmalarına katılıyorum. İktisat Fakültesi’nin Girişimci Gençlik kulübüyle bağımız var. Ege Üniversitesi’yle yeni proje üzerinde nasıl yapacağımıza dair beyin fırtınaları yapıyoruz. Ayrıca vakıf üniversiteleriyle de görüşmelerimiz, proje bazında ortaklıklarımız oluyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi ve Ege Üniversite’sinden Öğretim görevlisi olarak çalışandanışmanlarımız var, mümkün olduğu kadar üniversite ve iş dünyasını bir araya getirmek istiyoruz.
Vazgeçmeyen Kadınlar
Bize lise ve kolejlerden girişimcilik kulüpleri de geliyor. Bahçeşehir Anadolu Lisesi’nden Toplumsal Cinsiyet Eşitliği komisyonu bizi ziyaret etti. Lise seviyesindeki gençlerin önem ve değer vermesi bizleri çok mutlu etti ve umutlandırdı. Onlar geldiğinde 4 arkadaş stand-up tadında rol model çalışması yaptık. Çok keyif aldık. Gençler gittikten sonra kendi aramızda ‘Hiçbir şeyden de vazgeçmiyoruz.’ diye konuşurken grubun adını ‘Vazgeçmeyen Kadınlar’ yapmayalım dedik? Şimdi Vazgeçmeyen Kadınlar diye bir grubumuz var. Bu grubun içindeki İzmirli iş kadınları zaman zaman değişerek farklı meslek gruplarından 4-5 kişi girecek. Okullara, liselere, üniversitelere gidecekler. Üniversitelerden davet aldığımda benim yerime bir grup gelsin dedim. “Ne güzel olur!” dediler. Bu tür şeylerden çok zevk alıyoruz. Gençlerin yararlanacaklarını düşünüyoruz. Tek taraflı değil biz de onlardan çok şey kazanıyoruz. Önümüzdeki dönem sık sık duyacaksınız ‘Vazgeçmeyen Kadınlar’ Grubunu. Gençlerimiz için çok yararlı olacağına inanıyorum.
Genç İZİKAD’a gelirsek
Genç İzikad’ın altıncısını yapıyoruz. 6 aylık bir süreç oluyor. Mayıs ayında sona erecek. Mülakatlarla genç kızlarımızı üniversite son sınıf ya da yeni mezun çalışmayan seçiyoruz. 20-25 kişilik genç kız grubuyla çalışarak onlara liderlik, girişimcilik, kişisel gelişim eğitimi, sosyal projeler yapıyoruz. Proje yazım eğitimi veriyoruz. KOSGEB hibe fonundan yararlandırıyoruz. Ardından proje boyunca bire bir mentörlük yapıyoruz genç kızlarımıza en sonunda mayıs ayında bir proje yarışması yapıyoruz. mentörüyle birlikte 6 ay boyunca üzerinde çalıştığı projeyi sunuyor. Bir jürimiz oluyor. 6-7 kişilik basından iş dünyasının farklı işlerinden birinci, ikinci Ve üçüncü seçiyorlar. Onlara ödül olarak yurt dışında staj imkanı sağlıyoruz. Bugüne kadar dil okuluna gönderiyorduk bu yıl staj istediler. Gelecek dönemde yenisini yapacağız. Belki biraz revizeler olacak çünkü 6 dönem önce başladığımızda o dönemin gençliğinin beklentileri farklıydı 6 yılda çok kısa sürede çok şey değişti. Eğilimleri ilgi alanlarının çok fazla değiştiğini gördük. Genç İZİKAD yoluna devam edecek ancak revizelerle.
Genç kızlarımızı önemsiyoruz. Onlarla zaman geçirmek hem bize hem onlara çok iyi geliyor. Hepsi çağdaş, ne yaptığını bilen, ayakları üzerinde duran, durmak isteyen kızlarımız. Onlarla birlikte farklı projelerde yapacağız. Opera ve senfoniye de gidiyoruz. Karşıyaka Belediyesi’nin desteği ile bir gece kamp yapmak için kalacağız. Tersine mentörlük yapacağız. Onlar bize anlatacak biz dinleyeceğiz . Gelecek sene biraz daha değiştirip gençlerle yolumuza devam etmek istiyoruz. Genç kızlarla ilgili yapmak istediğimiz şeyler var. Bu saydıklarım kolay olan şeyler değil. Hepimiz aktif iş yaşamında olan kişileriz. Ben insanların bir parasını bir de zamanını istemekten hep çekinirim. Arkadaşlarım ve insan kaynağı olmadan tüm kurumların içi boş olur. Her şey donanımlı insan kaynağıyla güzel Benim de tüm arkadaşlarım bu bilinçte geleceğe yatırım yapmak istiyoruz.
Üniversite ve iş dünyası demişken yuvarlak masa toplantıları yapmak istiyoruz. 90 öğrenci 10 mentör olarak düşündük mayıs ayında gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz. Her masaya iş dünyasından bir lider olacak şekilde iş kadını ya da iş adamı oturtarak beyin fırtınasıyla bir proje çıkarmasını isteyeceğiz belki de o masada oturan iş insanı uygulamaya geçirecek. 1 günlük bir program olacak
Fakat bunu kız ve erkek birlikte yapacağız. Kadını güçlendirmede erkeğin de rolünün olması gerektiğine inanıyoruz. Kadınların tek başına halledebilecekleri bir mesele değil. Sonuçta toplumda birlikte yaşıyoruz. Erkeklerin, kadının güçlenmesi yolunda aşama kaydetmeleri için çalışacağız. Erkek öğrenciler de olacak. Ayrıca genç kızlarımıza 2 yıldır burslar veriyoruz. Çok sayıda olmasa da bunun bir başlangıç olduğunu çoğalacağını düşünüyorum. Onlara da fon yaratıyoruz . Bunlar bizim gülencelerimiz
Gülence Kızlar…
Burs yararına bir kızı gülümsetin diye kendimiz yapıyoruz. Cumartesi öğleden sonramızı seramik atölyesinde geçirerek yaptıklarımızı web sitemize de koyarak satıyoruz. Bir yere giderken ‘Çiçek götürmek yerine Gülence Kızlar’dan götürmek ister misiniz? Alınan her Gülence Kız başka bir kızı gülümsetecek ve eğitim desteği sağlayacak.’ diyoruz. Sivil Toplum kuruluşlarında üyelerimizin ya da o kuruluşa üye olan kişilerin elini cebine attırmamaktan yanayım. Fon yaratılarak bir şeylerin yapılması gerektiğine inanıyorum . Sağ olsun birebir burs veren kendisi karşılayan arkadaşlarımız da var. Bundan sonra Gülence Kızlar’ımız Bursiyer kızlarımızın yüzü olacak.
İzmir adını amazon savaşçı kadınlardan almış bir şehir. Peki bu şehirde kadınların iş hayatındaki rolü nedir?
Kadın Erkek Eşitliği İzmir’de…
Cam tavan birebir görüşmelerde de ortaya çıkıyor, konuşmalarımızda da ortaya çıkıyor. Tüm dünyada olan bir şey sadece bize özgü değil. Belki bizim ön yargılarımız gelenek göreneklerimizden kaynaklanan ya da ataerkil yapımızdan kaynaklanan biraz daha farklı kadına bakış açısı var ama cam tavan kadının kadınsal özelliklerinden dolayı işe alınacak kişiler seçilirken ikinci planda kalması bizi çok üzüyor. ‘Yarın öbür gün hamile kalabilir bunu almayalım, alalım ama yarın ekarte edilmiş bir yerde dursun yükselmesin yükselirse izin alacak biz ne yaparız. Kadındır fazla yetki vermeyelim erkeklerle işimizi halledelim daha iyi olur.’ bakış açısı var. İş dünyası erkek egemen bir dünya. Sıkıntısını çekiyoruz fakat her şey bu kadar kötü değil. Ben iyimser insanım. İyimser olumlu bakış açısıyla bakıldığında geleceğin daha güzel yaratılacağına inanıyorum. İki hafta önce bir haber okudum Eczacıbaşı Holding işe alımlarda işe alacağı kişilerin öz geçmişlerindeki kadın ya da erkek olduğunu cinsiyet tanımını üst yönetime kapalı olarak gösteriyor. Bu bir başlangıçsa arkası gelir. İZİKAD İzmir’de yaymaya çalışacağı şeylerden biri bu olmalı. İş dünyası ile bir çalışma yapmayı planlıyoruz, pilot iş yerleri seçeceğiz öz geçmişlerden fotoğraf ve cinsiyeti kaldıralım. Bunu yapan iş yerlerini ön plana çıkarılıp algı yaratılmasına çalışacağız ki diğerlerine de örnek olsun. Eczacıbaşı Holding’i kutluyorum. Sanıyorum Arçelik yapmış eşit sözlük bilgisayarınıza indirdiğinizde kadın erkek ayrımı yapan sözcükleri kaldırıyor yerine eşitlikçi kelimeler koyuyor. Ata sözlerimizde bile çok fazla var. Bunların hepsi yavaş yavaş değişecek. Evet cam tavan sendromu var.
Cinsiyet eşitliği sıralamasında o kadar gerilerdeyiz. 144 arasında 128. sıradayız. Eşitliğin sağlanması içini 217 yıl geçmesi gerekiyor bu hızda gidersek Torunumun torunumun çocuğu görecek. Bunu hızlandırabiliriz bu bizim elimizde. İZİKAD olarak yapmaya çalıştığımızda bu 217 yıl beklemek için kimsenin beklemeye tahammülü yok. Dünya kaybediyor. Ülke ekonomileri kaybediyor. Haberimiz yok. İŞ verenler kaybediyor kadını çalıştırmadıkları için kadının potansiyelini kullanamamaktan ötürü. Halen erkek çalışsın diye bakıyorlar oysa ki onlara bunu anlatabilirsek bunun güzel örneklerini gösterebilirsek... Bu konuda iyimserim. İnsanlar neden tepsinler ekonomik olarak daha iyi bir yere geleceklerse kadının o empati yapabilme, uzlaşmacı, ara bulucu yönünü, duygusal zeka diğerini geçti, kültürler arası zeka falan hepsi kadınlarda var. Doğru anlatabilirsek ki izmir ‘de bunu anlatabileceğimiz en güzel yerlerden bir tanesi. Güzel anlatabilirsek 217 yılı kısaltabiliriz diye düşünüyorum.
Anı kalsın, iz bırakayım…Yeter ki fark yaratalım, Farklı bir şeyler yapalım.
Farklı bir şeyler yapmak hoşuma gidiyor. Mesela arkeolojiye merak duyuyorum. Tarihi eserin çıkarılma anına şahitlik yapmak istiyorum. Her yerde de anlatıyorum. Bugün bunu yapacağıma da inanıyorum.
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde konuşma yaparken Yıldız satın almak istediğimi söyledim, çok pahalı da değil. Bana güldüler ne işime yaracağını sordular. Ben de hiçbir işime yaramasa bile ben yattığımda bana hayal kurduracak, gökyüzüne baktığımda acaba hangisi benim yıldızım o yıldıza gitsem neleri değiştirebilirim, o bana yol gösterecek dediğimde bana hak verdiler.
Röportajları okurken kuru kuruya yapılmış röportajlar röportaj değil. Çok sıkıcı oluyor. İnsanlar farklı ne söylemiş, benim haricimde ne düşünüyor. Dünyası nasıl neler yapıyor. O önemli benim için yoksa iş hayatım çok rutin gelebilir. Bunlarla renklendiriyorum.
Ben olduğum gibi konuşan biriyim. Biraz ciddiyetten uzak görünebilir bilmiyorum. Böyle kalmak istiyorum Kalıplara girmek istemiyorum. İŞ kadını şöyle olur, dernek başkanı böyle olur gibi kısıtlama hayır ben ponponlu şapkamı takıp dolaşırım da kimseye hesap vermek zorunda değilim ( demesi belki de onu başarılı farklı yenilikçi bir kadın yapıyor) Beni yaptıklarımla değerlendirsinler.
Yaklaşık 2 ay önce seçim yapıldı. İkinci dönemimi yaşıyorum. İlk dönemde yaptıklarım farklıydı. Şimdi farklı hayallerim var. Yapmayı planladıklarımız var. İkinci dönemde yapacaklarım hayallerim var. Daha kurumsallaştırmayı düşünüyorum. Genel Kurul sonrası İZİKAD’ı 2025’e hazırlayacağımızı söylediğimde güldüler. Bizim gibi insanların 5-10 yıl sonrasını görüp hazırlık yapması gerek. Bugünü zaten yaşıyoruz. 10 yıl sonra ne yapacağımızı bilmemiz görmemiz gerek. Şimdi ISO 9001 belgesi için hazırlıklara başladık. Sürekli denetim olduğu için sizi sürekli dik tutarak hazırlıklı oluyorsunuz her şeye mesela komite yapılarını kaldırıp çalışma gruplarına çevirdim. 2025e hazırlanacağız dediğimde gülen arkadaşlarımın bunları duyunca çok hoşlarına gitti. Ben hayal edip planlıyorum ama demek ki insanlar da bana güvenip inanıyor bu yoldan gidelim diye kabul ediyorlar yoksa bu yolda tek başıma değilim. Bir yönetim kurulum var komite başkanlarım var. Bizim gibi liderlerin görevi bir şeyleri daha önceden fark etmek.
İZİKAD 2008 yılında kuruldu 10 yıl önceki şekliyle devam etmemeli, eğer ederse geriye sararız. O zamanki koşullarda çok güzel işler yapıldı. Bugüne çok güzel bir alt yapıyla geldi ama artık şimdi üstüne ne çıkabiliriz. Daha yenilikçi ne yapabiliriz? Daha esnek nasıl olabiliriz ki genç kuşakları aramıza dahil edelim ve bu mevkileri gençlere bırakacağız tabi ki ömür boyu burada kalacak halimiz yok. Daha düzgün bir kurumu nasıl bırakabiliriz benim derdim o. Tekrar seçilirsem arkadaşlarıma yeni ne söyleyebilirim dedim. 1 yıl boyunca inceledim 13 komiteyi kaldırarak yuvarlak masa çalışma grupları oluşturduk. Orada belirli bir başkan ya da lider yok. Her masada dönüşümlü liderlik her masada 6 ay boyunca empati de yapabiliyor o zaman insanlar hallerinden anlıyor ‘Aa! ben yardımcı olayım arkadaşıma, sıra bana da gelecek ben masa lideri olduğumda aynı şeyi bana da yaparlar’ diyerek daha demokratik ortam ve takım çalışmasına yönlendiriliyor. TÜSİAD, TÜRKONFED buna dönmüş. Komite yapısından vazgeçerek 5 çalışma grubu oluşturduk. Yönetim kurulumuz ve danışmanlarımız ile birlikte İZİKAD’ı daha ileriye, geleceğe nasıl taşırızı düşünüyoruz.
Yapay Zeka, Robotlar…
Geçen sene robotlar yürüyor diye seviniyorken şimdi takla atıyorlar o kadar hızla ilerliyor ki geçen hafta Merkebim Kolejleri’ndeydim konuşmacı olarak davet ettiler orada da söyledim. 30 yıl önce Mardin’de askerlik yapan nişanlıma yazdığım mektup 20 günde giderdi. Pul yapıştırırdık. Zarfın içine koyardık. Bunları anlatıyorum çünkü bilmiyorlar. Ben ilk iş hayatına girdiğimde bilgisayar diye bir şey yoktu fakslar vardı. O da her iş yerinde yoktu. 30 yıl içinde şu noktaya geldik. Bundan sonraki ilerlememiz daha da hızlı olacak. O hıza ayak uydurabilmemiz için kendimizi kurumlarımızı iş yerlerimizi özel hayatlarımızı yenilememiz gerekiyor.
Ufuk Tarhan’ın konuşmasına gittim bundan 1 ay önce T İnsan Kitabı yazarı, İzmir Borsa’ya gelmişti. “Kadınlar olarak mutlaka kodlamayı öğrenin bir ucundan başlayın.” dedi. Jargon değişti farklı şeyler söyleniyor biz ne kadarına uyabiliyoruz ne kadarını kendimize uydurabiliyoruz?
Öğretmenlikten, öğretmen yüzünden soğudum...
Öğretmenlik eğitimi almam çok işime yarıyor. Müzik, insan psikolojisi, sosyoloji, pedagoji gibi dersleri aldım. Öğretmenlik çok farklı bir şey. Kadınların önüne hep engeller konuluyor. Beni öğretmenlikten soğutan yine bir öğretmendir. Onun için kendi kendime söz verdim. Devam etseydim öğretmenlik hayatımda, şimdi iş yaşamımda hep yardımcı olup insanların elinden tutacağım, onları ürkütmeden bir yerlere taşıyacağım kadın olarak diye çünkü öğretmenlik yaptırtmayan hiç esnek davranmayan başka bir öğretmendi. Bir müdür yardımcısı vardı. İzmir’den Manisa’ya gidiyorum 3 vasıta değiştiriyorum arabam yok o zamanlar yine 3 vasıta değiştirerek geliyorum. Demedi ki bana kızım sen de yarım saat erken çık yeni doğmuş 3 aylık bebeğin var . Tüm bunların öncesinde cam tavan diyoruz ama kadınların önüne hep engeller konuluyor. Biz o engelleri aşabildiğimiz sürece hep var oluyoruz. Gün geliyor ki 21 yaşındaydım aşamıyordum. Yaş ve hayat tecrübesi olarak kimse yardım etmiyor. Yalnız kalıyorsunuz. Kadının yalnız kalması çok önemli ulaşamadığınız yerler oluyor. Bu konulardan çok dertliyim. O öğretmen bana biraz hoş görülü biraz esnek davransaydı çünkü stajyerdim ilk senemdi. Dersimiz olsun olmasın sabahtan akşama kadar okulda durmak zorundaydık. Dersim yok yarım saat bir saat erken çıksam ne olurdu? Manisa’dan İzmir’e gideceğim, bebeğimi alacağım geleceğim. Benim öğretmenlik yapmamamdaki bir şeydir başka bir öğretmen o yüzden öğretmende olsanız iş hayatında da olsanız ne olursanız olun başkasının elinden tutmak üzere bildiğimi paylaşmak üzere beyaz sayfa açarım karşımdakilere o sayfayı doldurup doldurmamak onun elinde ben böyle yaklaşıyorum, hayatımı böyle kurguladım
Ben bir asker çocuğuyum büyük bir disiplinle yetiştim. Hala yattığım zaman kendimi sorgularım onu yaptım mı bunu yaptım mı? Öyle miydi böyle miydi. Çok planlı programlıyım. Tik atarım. Listelerim vardır. Her yerde post-itler vardır. Çok fazlası soğutuyor. Yeni nesili nasıl tutacaksınız 3 dönem boyunca Genç İZİKAD kuşak farklılığını gözlemledik. O insanları tutamazsınız. Gençler bizim gibi takım elbiseyle işe gelmeyecekler. Bunu kabullenmemiz gerek.
Okulda öğrenme işi bitti. Oto didak öğrenme ile her zaman her yerde öğrenebiliyorsun. Böyle de olmak lazım. İlla okula gidip öğrenmek diye bir şey yok. Ben sizden siz benden öğreniyorsunuz. Herkesten bir şey öğrenirsiniz yeter ki isteyin.
E-Öğrenme İZİKAD’ın internet sitesinde e öğrenme sistemi var. Zaman en büyük değer. Oturduğumuz yerden bir şeyler öğrenebilmek çok büyük lüks.Tebrik etmek gerek. Sanırım İzmir’de tek…
Öyle olması lazım, bunların doğal olması gerekiyor ancak kimse daha farkında değil kafasını yormak istemiyor bu tür şeylere onun için yaptıklarımız bir tık daha ön planda görünüyor.Ben kendimi çok geri hissediyorum. Bir çok öğrenilecek şey var ama ben yerimde oturuyormuşum, sayıyor gibi zaman bulduğum sürece de bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum.
Mobilya sektöründe ofis ortamları kalkıyor. Her yer ofis… Gelecek şekillenirken kurumsal hayatın yerini evden çalışma ortamları alıyor. Peki siz bu gelecekte işinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?
Ofis mobilyası satmamız için illa ofis olmasına gerek yok ama mutlaka ofis mobilyası her zaman var olacak. Zaten ofis dediğiniz şey evle ofis o kadar iç içe girdi ki (home ofis) bizim çalışma masamızı çok işlevsel olarak evde yemek masası yapabiliyorlar. Ofis mobilyasını çok yönlü görüyoruz. Hulusi Kentmen’in filmlerinde kaldı duvarlar lambiriler ağır ahşap şeyler yok öyle artık daha işlevsel daha ergonomik daha uzun süreler rahat bir şekilde oturabileceğiniz koltuklar onu alıp tv karşısına koyun tv seyredin, dönün arkanızı masanızda çalışın. O masa ofis masası mı yemek masası mı kimsenin umurunda bile değil bundan sonra hiç olmayacak. Bir düğmeye basacağız bir şey çıkacak diğerine basacağız bilgisayarınız çıkacak ki şu an yapıyoruz. Çok fazla farklı istekle gelmiyorlar ama isteyen de var. Okuduğum bir yazı da toplantı anındaki performansınızı değerlendirecek puanlayacak bir masa üretmişler o size not verecek Bizim bunlara ayak uydurmamız lazım. Toplantıdan sonra belki de o şirketin CEOsu zayıf not alacak bilgisayar karar verecek kimin performansı güçlü kimin değil. Belki de en zayıf çalışanın performansını daha güçlü bularak en yüksek puanı verecek işte kurumun işin sahibine 3-5 verecek. Bu tür masalarda çalışmayı öğreneceğiz.
Biz aslına bakarsanız el yapımı olan ürünlerde, üretimde kendimiz varız evet ama geleceğe yönelik yeni nesil işlevsel ürünleri farklı bir firmayla çalışarak Ege Bölgesi ve İzmir temsilcisiyiz. Yeni çıkan iş kanunları çok fazla üretimin içinde olmanızı risk doğuruyor. Çünkü üretimi ne kadar büyütürseniz satışınızın da o kadar büyümesi gerekiyor. Yarınımızı, bugünden akşamı planlayamadığımız bu düzende bunları yapabilmekte artık mesele olmaya başladı.
Ülke ve dünya piyasası adı kriz olmayan bir kriz var.
İnsanlar bomboş oturuyor. AVM de daha iyi görünüyordur sadece geziyor insanlar, dükkanlar boş. Bugünden yarına ne olacağını bilmediğimiz bi düzende üretime de çok fazla yatırım yapmak istemiyorsunuz haliyle el işçiliği gerektiren kısımda özel şeyler isteyen müşterilerimiz var bizim. Öyle alıştırmışız butik şeyler isteniyor dekorasyona yönelik mimarlarla çalışıyoruz o tür üretim birimimiz var daha seri üretimleri başka firmayla çalışıp onların üretimlerini satarak değerlendiriyoruz.
Ofis mobilyaları sektörü hiçbir zaman ölmeyecek daha da tırmanarak gidecek ofis mobilyaları sektörüne akıllı yatırım yapılırsa bu sektörün çok büyüyeceğine gelecekte belki ev mobilyalarının önüne geçeceğine inanıyorum. Yeter ki iyi bir dünya düzeni olsun tabi ki risklere alıştık artık buralardan da güçlü çıkmasını öğrendik çok krizler yaşadık atlattık. Krizleri fırsata çevirmemiz gerekiyor artık. Bizim şirkette artık ikinci nesil oğlumuzda bizimle birlikte işin büyük bir kısmında patron o diyebilirim biz eşimle birlikte farklı bir sektöre de yöneldik. Ben gençlere güveniyorum.
Motive edilmek çok önemli. Rol model olmak güzel ancak motive edilirseniz rol model olabiliyorsunuz.
Son olarak söylemek istedikleriniz var mı?
Alın Teri Değil Akıl Teri...
Kadınların akıl terinde önde olacağına inanıyorum. Gelecek kadınların ve gençlerin ellerinde yükselecek.