Kılıçdaroğlu: Yeni tüzüğe 'evet' demedim

Kılıçdaroğlu, 'Tüm yük benim sırtımda. Kimse Akşener'e demiyor. Neden Erdoğan'a gittin?' dedi

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tv100'de Gürkan Hacır ve Kübra Par'ın sorularını yanıtladı.

 

Programdan öne çıkan soru-yanıtlar ve Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şu şekilde:

 

-Türkiye'nin haftalardır konuştuğu Narin kızımız var. Devlet olanca gücüyle yükleniyor ama cinayet bir türlü ortaya çıkarılamıyor. Cinayete ilişkin bir şeyler söylemek ister misiniz?

 

 85 milyon derin bir üzüntü içinde. Böyle bir devlet anlayışı olabilir mi? Hepimiz merakla bekliyoruz: Katil kim? Bu aynı zamanda devletin yapılanmasındaki çürümeyi de gösteriyor. 85 milyon hep beraber katili aramaya başladık. Böyle bir devlet anlayışı olabilir mi?

 

-İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ile yarın bir görüşme yapacağınızı öğrendik doğru mu?

 

Genel başkan olarak seçildikten sonra kendisini ziyaret etmemiştim, o nedenle ziyaret edeceğim.

 

Kime söylüyor 'Ahmaklara anlatır gibi.' diye?

 

-Geçtiğimiz hafta tv100'de HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu 'Anayasa'nın 4. maddesi demokrasi açısından sakıncalıdır, tartışılabilmeli' şeklinde konuşma yaptı. Siz bu ifadelerle ilgili ne diyorsunuz?

 

Zekeriya Bey'in şöyle bir ifadesi var: 'Ahmaklara anlatır gibi anlatıyorum.' diyor. İlk 4 madde tartışmaları yeni değil. HÜDA PAR Meclis'te olmadan önce de tartışılıyordu. Benim TOBB Genel Kurulu'nda yaptığım bir konuşma var.

Bu talep daha önce AK Parti cenahından gelmişti. Kime söylüyor 'Ahmaklara anlatır gibi.' diye? İttifakın diğer aktörlerine söylüyor. Onlar da 'Nasıl dersin?' diyemiyorlar.

Ben TOBB'da konuşma yaparken Erdoğan neredeydi? Bahçeli niye konuşmuyor bu konuda? Aynı ittifakın içind eolup da nasıl oluyor da beraber el kaldırıyorlar. Aynı hedefe yürüyor bunlar. Toplumdan gelen tepki üzerine geri adım atmış gibi görünüyorlar.

 

Yeminin hangi sözcüğünden rahatsızlar?

 

-Teğmenlerin yemin töreninde kılıçla yaptıkları "Atatürk'ün askerleriyiz" yemini çok tartışıldı. İktidardan tepkiler, muhalefetten destek geldi. Siz ne diyorsunuz?

 

O genç teğmenlerin pırıl pırıl evlatlarımızın ettikleri yemin var. Bunun hangi sözcüğünden rahatsızlar? Öğrenmek isterim. Erdoğan'ın oturduğu odada Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafı yok mu? Her asker kendisini Atatürk'ün devrimlerine bağlı hisseder. Ne diyecek bu askerler? Kural şu, siz ülkenizin bağımsızlığı için mücadele eden ve o bağımsızlık için 7 düvelle savaşan bir kahramanı dillendirdi diye kimseden rahatsızlık duymayacaksınız. Rahatsız olursanız başka yere gideceksiniz.

 

Tartışmaların içinde olmamak için gitmedim.

 

-Altı ok tartışması var. Saygı Öztürk'ün yazısında geçiyor. Yeni parti programında da altı okun yeni yorumunun yer alması lazım demişsiniz. Bu sözler size mi ait?

 

CHP'nin her programında altı ok yeniden yorumlanmıştır. İlkelerinden ödün vermeksizin yeniden yorumlanmalı. Ben bunu konulduğu gibi alacağım derseniz dünyadaki değişimi kaçırmış olursunuz.

 

-Tüzük kurultayına neden gitmediniz?

 

Özgür bey ile yediğimiz yemekte Mansur Bey’de vardı il başkanı da vardı. Özgür Bey tüzük ile ilgili bilgi verdi. Yazılı metin olmadan fikir beyan etmem doğru olmaz değil dedim. Son şekil aldıktan sonra size göndeririz, düşüncelerinizi belirtirseniz seviniriz dedi. Bana kurultaydan bir gün önce akşam 19 civarında geldi. Dolayısıyla bir görüş hazırlama fırsatım olmadı. Kurultay da yapılan açıklamalar, benim tüzüğe karşı olumlu düşündüğüm anlamına gelmiyor.

 

-Oldubitti mi oldu o zaman?

 

Benim tüzüğe evet dediğim, hatta ben de şaşkınlıkla izledim ama doğru değil.

Gittiğiniz zaman bu tartışmaların birinde olmak zorundasınız. Yanlış olduğunu söylemek zorundaysanız ben de bu tartışmaların içinde olmamak için gitmedim.

 

-3 dönem kuralını Özgür Bey'e iletmiş miydiniz?

 

Bunu özel bir tartışma konusu yapmak istemem ama verilen sözler varsa o sözlerin tutulması gerekir. İşin özeti budur.

 

-Tüzük Kurultayı'nda sizin fotoğrafa girmek istemediğiniz öne sürüldü. Kurultaya gitmediniz. Neden fotoğraflara girmediniz?

 

Önceden çok fotoğraflarım var. Yeni dönemde yok. CHP'de genel başkanlık yapanlara her zaman saygı gösteririz.

 

Anlayacağı dilden yanıt veriyorum

 

-Son dönemde bazı gazetecilerle çok sert tartışmalara giriyorsunuz. Genel Merkez'in sizi savunmakta biraz ihmal ettiklerini düşünüyor musunuz?

 

Hayır. Bir siyasetçi eleştiriye açık olmak zorundadır. Hiç olmayan şeylerin eleştiri gibi sunulması ve bunları yapanların da bir dönem gazetecilik yapmış olmaları beni rahatsız eden o. Gazeteciliğin de bir onuru vardır. Kalemini satmaz, parayla pulla yazı yazmaz. Hem bunu hem başka şeyleri yapacaksınız. Sonra da iftira üstüne iftira atacaksınız. Ben de onun anlayacağı dilden yanıt veriyorum.

 

Kılıçdaroğlu'nun planı ne?

 

-Seçim kazanamadınız, kurultayda da genel başkanlık yarışını kaybettiniz. Torunlarınıza vakit ayırmanızı bekleyenler oldu. Siz ofis açarak siyasete devam etme kararı aldınız. Kemal Bey ne planlıyor sorusu tartışma konusu oldu. Yeni bir siyasi oluşum kurmadınız ama çekilmediniz de. Kılıçdaroğlu'nun planı nedir?

 

Önce CHP'yi tanımak gerekiyor. CHP'li olmak demek hangi düzeyde olursanız olun ülkenin sorunlarına kilitlenmek ve çözüm üretmek demektir. Bütün önceki genel başkanların hepsinin ofisleri var, ben açınca neden haber oluyor? CHP'nin kimliği sıradan bir kimlik değildir. CHP, devlet kurmuş bir partidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği söz çok önemlidir: 'Benim iki büyük eserim var biri Türkiye Cumhuriyeti, biri de CHP.'

Neden biliyor musunuz? Eğer Türkiye Cumhuriyeti bir sorun yaşayacaksa bunu çözecek olan CHP'dir. Uyuşturucu baronları geziyorlar, küçücük bir kızın katilini bulamıyorlar. Faili meçhul cinayetler. Fuhuş 13-14 yaşına indir. Kara paracılar hapse atılıyor, ellerini kollarını sallayarak çıkıyor. Bu ülkede bir savcı yargıda çete oluştu diye yazılar yazıyor. İstediğiniz kişiyi istediğiniz saatte hapisten çıkarabiliyorsunuz. Devlette her şey bir kişinin iki dudağı arasında. Rüşvet alanlardan büyükelçi atandı. Üniversitelere çöküldü, bilgi üretemez oldu. Gencecik çocuklar, yaşlılar intihar ediyorlar. Kim düzeltecek? Partiye büyük görevler düşüyor. Ben partinin bir üyesiyim. Sorumlu hissediyorum.

 

Sinan Oğan hem normalleşti hem zenginleşti

 

-Haftalardır İmamoğlu, Mansur Yavaş, Kılıçdaroğlu tartışmaları konuşuyoruz. Sizin bu çıkışlarınız sizce CHP'ye yarar mı? Yoksa tartışmaları mı büyütüyor?

 

Benim yaptığım çıkışların hangisi partinin aleyhine?

 

Özgür Özel'in normalleşme sürecine itiraz etmeniz parti içindeki tartışmaları derinleştirerek CHP'yi tartışılan bir parti haline getirmiyor mu?

 

Size sayayım. Devlet Bahçeli, normalleşti Erdoğan'la, Numan Kurtulmuş o da normalleşti. Şimdi TBMM Başkanı. Cesaret edip kendi milletvekiline dahi sahip çıkamıyor (Can Atalay hapiste) Süleyman Soylu o da normalleşti. Sinan Oğan hem normalleşti hem zenginleşti. Bilmiyor muyuz? Sayın Meral Akşener o da normalleşti. Herkes biliyor. Partiler iktidar olmak ister. Bunun için mücadele edersiniz. Normalleşerek iktidar olunur mu?

İktidarla müzakere olmaz, mücadele olur dediniz. Yerel seçimlerde söylediğiniz söz akamete uğradı mı? Bir Mansur Yavaş örneği çıktı. Yüzde 60 gibi rekor bir oy aldı. İmamoğlu da İstanbul da çok yüksek bir oy oranına kavuştu. Erdoğan'la mücadele ederek AK Parti seçmenini de kırmış oluyor musunuz?

- Normalleşme halkla olur. (Erdoğan'a yakın) o seçmen oy verecek parti arıyor. Yıllardır yaptığımız çalışmalarımızın ürününü aldık. Normalleşme halkla olur, halkı karşınıza alarak olmaz.

 

İmamoğlu'na hapis ve siyasi ihtimali: vicdanı olan herkes itiraz etmeli

 

-Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun performansını nasıl buluyorsunuz?

 

Belediye başkanlarımızın hepsi başarılı. Ankara, İstanbul da başarılı.

 

-İmamoğlu'na 2 yıl 15 gün hapis cezası verildi. İstinaf Mahkemesi'nde onaylanacağı konuşuluyor. Onanırsa İmamoğlu başkanlıktan ayrılmak zorunda kalacak ve siyasi yasak söz konusu. Gerçekleşirse tepkiniz nasıl olur?

 

Vicdanı ve ahlakı olan her kesimin buna itiraz etmesi lazım. Ne demek siyasi yasak? Hangi çağda yaşıyoruz. Siyasetçi elbette eleştirecek. Ekrem Bey bu ifadeyi (ahmak) kimler için kullandığını açıkladı. Yargının parayla iş yaptığını hepimiz biliyoruz. Umarım İstinaf böyle bir karar vermez. Yargıtay'a gittiğinde de bu ucube kararı bozar.

 

-Partinin tepkisini zayıf bulursanız kişisel bir hareket başlatır mısınız?

 

Endişeniz olmasın.

 

-Parti içinde İmamoğlu'na ceza gelsin de yolumuzda çekilsin diyenler var mıdır?

 

Onlar CHP'li değildir. Artı insan da değildir.

 

-Yavaş tüzük kurultayında geç verilen bir söz hakkıyla ilgili 'Fitne ateşine odun taşımış oluruz.' dedi. Yavaş-İmamoğlu rekabetini nasıl görüyorsunuz?

 

Yaşamın her alanında rekabet vardır. Rekabetin iyilikte olması lazım, kötülükte değil. Mansur ve Ekrem beylerin iyilikte yarıştıklarını biliyorum.

 

-İki ismin cumhurbaşkanı yardımcılıkları tartışılıyor.

 

Seçimlere ne kadar var? Bunu neden tartışıyoruz? CHP dışındaki bir kesim bunun tartışılmasını istiyor. Memleket ateş yeri. Yeri zamanı gelince partinin yetkili organları var.

 

-İki ismin adı seçim sürecinde de çok geçti. Keşke ben aday olmasaydım diye düşündüğünüz oldu mu?

 

Altılı masanın nasıl çalıştığını bilmeniz gerekiyor. Hiçbir yerde cumhurbaşkanı adayı olacağımı söylemedim. Altılı masada kararlar oy birliğiyle alındı.

 

-Kamuoyunda 'Kemal Bey kendi adaylığının yolunu dizdi, aday olmasaydı seçimi alabilirdik.' diye düşünüyor. Belki yanıt vermek istersiniz.

 

Hiçbir yerde, hiçbir zaman aday olacağımı söylemedim. Kendi aramızda tartıştık. Ortak Mutabakat Metni hazırladık.

 

-Adaylığınız konusunda Akşener 'Son toplantıda bana emrivaki yapıldı.' dedi.

 

Doğru, konuşmadık. Siz seçimi kazandınız. Eğer ortak metni hazırlamazsanız büyük bir kaos çıkar. Ama diğerleri gidip (Cumhur İttifakı) teslim olduğu için Erdoğan'a, Erdoğan ne yaparsa yapsın hiçbir şey olmadı. O da nasıl isterse yönetiyor zaten. Millet İttifakı öyle değildi.

 

Neden masadan kalkıp geri oturdu?

 

-Altılı masayı siz denediniz. Fakat sonrasında altılı masanın kendi içindeki tartışmalar bir istikrarsızlık duygusu oluşturduğu için mi seçmen güvenmedi? Bugün altılı masayı yeniden savunur musunuz?

 

Sorum var. Bu soruları kime soracaksınız? Sayın Akşener'e soracaksınız. Hangi gerekçe ile masadan ayrıldı? Kumar masası diye çok ağır bir suçlama yaptı. Neden masadan kalkıp geri oturdu? Bunun kabahati bende mi? Tüm yük benim sırtımda. Kimse Akşener'e demiyor. Neden Erdoğan'a gittin? Eleştiriyi yaparken o kadar sıradan yapıyoruz ki... Aslında altılı masa bu toplumun barışma masasıdır. O masada değişik görüşler bir araya geldi. Biz altılı masayı kurmasaydık Cumhur İttifakı olmayacaktı.

Niye gitti HÜDA PAR ile yan yana ve neden elini kaldırdı? Neden diğerleriyle beraber bir araya geldiler? Neden insanlar satın alındı? Nasıl paralar döküldü ortaya? Sinan Oğan neden zenginleşti. 6'lı masa ile ilgili neden sahte videolar gösterildi? Ve bütün yük benim sırtıma yüklendi. Ben hiç bir zaman sorumluluktan kaçınmam ama sahtekarlık yapana medya 'Sahtekarlık yaptınız' demiyorsa o zaman bir sorunumuz var demektir.

 

"İhanet dedim yanlış mı?"

 

-Kullandığınız ihanet sözünüzden dolayı Meral Hanım size dava açacağını söyledi. Size tebligat geldi mi?

 

Hayır gelmedi.

 

/Kırıldınız mı?

 

Ne diyorum orada? Yanlış mı? Siz bir masada oturuyorsunuz. Masaya kumar masası diyorsunuz sonra geri dönüyorsunuz. Ve seçim kaybediliyor sorumlusu o değil sorumlusu Kemal Kılıçdaroğlu oluyor. Bunda vicdan var mı? Suçlayanlarda vicdan var mı? Hangi gerekçeyle ayrıldı, hangi gerekçeyle geri geldi bunu sormak zorundayım? Gideni, daha sonra döneni suçlamıyor kimse, beni suçluyorlar. Akıl var mı burada? Vicdan var mı? Niye Kılıçdaroğlu kaybetti? Hiç kimse iki adım geriye gidip bir sorgulama niye yapmaz? Yakın çevresinden gelen bilgiler de var. 'Devlete karşı görevi yerine getirdim.' diye.

Nerede bir şey olsa sorumlusu Kılıçdaroğlu. Bahçeli'ye 'Gel bu ucube sistemden kurtulalım, sana başbakanlık veriyorum.' dedim. Kabul edilmedi. Suçlu kim? Kılıçdaroğlu. İnsanda bir vicdan olur. Bu ülkede dürüst insan olmak kadar suçlu bir şey yoktur.

 

-Akşener masadan kalktıktan sonra yeniden sizin için sahaya çıktı. Kalkmasaydı kazanırdık düşünceniz oluştu mu?

 

Oy vermeyen çok oldu. İYİ Parti'den milletvekili açıkladı zaten. Oy vermedim dedi. Suçlusu kim? Yine Kılıçdaroğlu. Kimse demiyor ki 'Arkadaş sen suçlusun. Senin liderin oy verelim dedi sen yine oy vermedin.' Ama suçlu yine ben ilan edildim. Benim kadar haksızlığa uğrayan ikinci bir siyasi lider görmüyorum.

 

-Adaylık sürecinde 6'lı masada süreci şeffaf yürüttünüz mü?

 

Evet, altılı masanın ortaya koyduğu mutabakat metni var. Sadece 6 lider çalışmadı, kadroları da çalıştı. Söyleyeceğimi söyledim artık.

 

Düşünceden ötürü bir insan hapisse atılır mı?

 

-HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı cezaevinde ziyaret ettiniz. Ne konuştunuz?

 

Siyasetçi düşüncesi dolayısıyla tutuklanamaz ve hapse atılamaz. Eğer siyasetçi tutuklanır ve cezaevine atılırsa o ülkede düşünce özgürlüğü de yoktur demokrasi de yoktur. Türkiye bunun faturalarını ödedi. Bu ülkede başbakanlar, bakanlar asıldı. Şimdi astığımız bakanlar adına yollar, havayolları, okullar yapıyoruz. Hala akıllanmadı mı bu siyaset. Düşünceden ötürü bir insan hapisse atılır mı? Sayın Demirtaş’ın düşüncesine katılırsınız veya katılmazsınız ama bu ülkeye demokrasiyi getiren bir parti olarak benim onun hakkını savunmam lazım.

Kendisinin moralini iyi gördüm. Siyaseti yakından takip ediyor. Sivil siyasetten yana teröre karşı olduğunu ifade ettim. Bazı çalışmaları var. Yazılar yazıyor, kitapları var çıktı. Dolayısıyla uzun uzun 1 buçuk saate yakın siyaseti konuştuk.

 

Ümit Özdağ'ın soruları

 

-Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ sosyal medya üzerinden bir soru soruyor: "Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Tv 100’de canlı yayında. Kendisine bir çok konuda haksızlık yapıldığını ifade ediyor. Yaptıklarını anlattı. Ben kendisine 2 soru sormak istiyorum. Sayın genel başkan Kirli referandum gecesi neden YSK’nın önüne gelmediniz? 2.5 milyon damgasız oy kullanıldı. Bu referandum hukuken geçersiz ve YSK anayasayı çiğnedi. Neden anayasanın çiğnenmesine karşı çıkmadınız?

 

İkinci sorum ise kurultayda cumhurbaşkanlığı seçimini milyonlarca vatandaşlık verilen sığınmacının oy kullanmasından ötürü kaybettiğinizi ifade ettiniz. Milyonlarca sığınmacıya vatandaşlık verildiğini ne zaman öğrendiniz?"

 

Sığınmacılar konusunu Türkiye’de en net ve açık dile getiren genel başkanım. Suriye sınırına gidip o yağmurda sığınmacılar için en geç 2 yıl içinde kendi ülkelerine gönderileceklerini söyleyen benim. Sığınmacıların Türkiye için ne kadar potansiyel sorun olduğunu dile getiren de benim. Bu konuda en ufak endişem var. Benim o dönemki konuşmalarımı dinlememiş olabilir ama sığınmacıların Türkiye için nasıl bir felaketi getireceğini söyledim. Daha sıkıntımız şu bir ülkede nitelikli insanlar yurt dışına gider ve niteliksiz göç alırsanız o ülkenin geleceği felakettir. Kaç kişinin olduğunu ve kaç kişiye kimlik verildiğini kimse bilmiyor. Neden bilmiyoruz? Çünkü saray iktidarı devleti şeffaf olmaktan çıkardı.

Kim diyor 2 buçuk milyon oy diye? Yüksek Seçim Kurulu başkanı açıkladı onu çok küçük bir rakam o. Acaba resmi bir veri bulabilir miyiz diye uğraştık. Seçimi değiştirecek bir sonuç değildi.

 

"Protokolde böyle bir şey yok"

 

- Ümit Özdağ, "Bana MİT Müsteşarlığı ve İçişleri Bakanlığı ve çeşitli bakanlıklar vadedildi. O dönem ne oldu tam olarak?

 

Yok öyle bir şey. O dönem iki protokol de açıklandı. Protokollerde öyle bir şey var mıydı? Biri paylaşıldı, diğeri paylaşılmamıştı oda daha sonra açıklandı, yok böyle bir şey.

 

-Bugün olsa böyle bir protokol imzalar mıydınız?

 

1 oya bile ihtiyacınız var...

 

Ayakkabılarımı bile vermeyeceğime 3 bakanlık da veremeyiz herhalde

 

Sinan Oğan 'Cumhurbaşkanı Yardımcılığı, 3 bakanlık teklif etti. Önceliğim bu değil dedim. Siz de 'Sana bırak 3 bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı vermeyi, boyatmak için ayakkabılarımı bile vermem.' dediniz.

 

Ayakkabılarımı bile vermeyeceğime 3 bakanlık da veremeyiz herhalde. Daha ne söyleyeyim.