Kürtler haritayı değiştirdi

Topraklarını genişlettiler

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), terör örgütü DAEŞ saldırılarından sonra kontrolü altındaki toprakları 30 bin kilometrekare daha genişletti. Erbil yönetiminin böylelikle hak iddia ettiği 78 bin kilometre karelik sahanın 71 bin kilometrekaresini kontrolü altına aldığı belirtiliyor.

Kürt Bölgesel Yönetimi, haritadaki alanını büyüttü. Daha önce 4 iliyle  küçük bir Balkan ülkesi büyüklüğünde olan IKBY, fiili olarak genişlettiği  topraklarla birçok Ortadoğu, Avrupa ve Afrika ülkesini geride bıraktı.
 
Erbil, Süleymaniye, Halepçe ve Duhok  illerinden oluşan 41 bin  kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bölgesel yönetim, DAEŞ saldırıları sonrası  topraklarını genişletme fırsatı buldu. Kürt yönetimi, terör örgütü DAEŞ ile devam  eden savaşla birlikte petrol zengini Kerkük ile Kerkük’e bağlı bölgeler, Musul’un  Mahmur, Sincar, Telafer, Tilkef ilçeleri ve Güver, Sinun, Zummar, Rabia  nahiyelerini, güneyde Selahaddin’e bağlı Tuzhurmatu ilçesini, Diyala’ya bağlı  Hanekin, Celavle ve Sadiye’yi de kontrolü altına aldı.
 
IKBY Başkanı Mesut Barzani, DAEŞ’ten kurtardıkları bölgelerden  “kesinlikle çıkmayacaklarını” ve bu toprakları “Kürtlerin idaresi dışındaki  Kürdistan toprağı” olarak kabul ettiklerini açıklamıştı. Barzani, bu bölgelerde  ve DAEŞ’ten kurtarıldıktan sonra Musul’da referandum yapılmasını, bölge halkının  Erbil veya Bağdat arasında yapacağı tercihe de herkesin saygı göstermesi  gerektiğini belirtmişti.
 
"Tartışmalı bölgelerde" referandum yapılmadı
 
Barzani, Irak anayasasının, tartışmalı bölgelerin statüsüyle ilgili  140. maddesinin zamanında Irak hükümeti tarafından uygulanmadığını ancak DAEŞ'in  ortaya çıkmasından sonra bunun Peşmerge tarafından fiili olarak hayata  geçirildiğini savunmuştu.
 
Bazı yerel kaynakların iddiasına göre Kürt yönetimi, Musul barajını  Sünni Araplarla, güneydeki Tuzhurmatu ilçesini ise Şii Araplarla sınır yapmak  istiyor. Kerkük’te IKBY ile Bağdat hükümeti arasında örtülü güç mücadelesi devam  ederken Musul ve çevresinin geleceği için bölgenin öncelikle DAEŞ’ten  kurtarılması bekleniyor. DAEŞ bölgeden temizlendikten sonra Irak hükümetiyle  Kürtleri bekleyen en önemli sorunun "tartışmalı bölgelerin" paylaşımı olacağı  ifade ediliyor.
 
ABD'nin 2003'teki Irak işgalinin ardından bazı bölgelerin paylaşımı  Bağdat ile Erbil arasında ihtilafa neden olmuştu. Irak anayasasının 140.  maddesine göre sözkonusu tartışmalı bölgelerde 2007 yılında referendum yapılması  gerekiyordu. Ancak bu süreçte bir takım siyasi nedenlerle "şartların uygun  olmadığı" öne sürülerek referandum yapılmadı. Kürtler, şimdi askeri yönden  kontrol ettikleri toprakları resmi olarak idarelerine almak istiyor. Bu  tartışmalı bölgelerin bir kısmı, DAEŞ ile savaşılarak, bir kısmı ise Kerkük  örneğinde görüldüğü gibi Irak ordusunun çekilmesi üzerine Kürtlerin kontrolüne  geçmişti.
 
Nüfus sayımı ve referandum çağrısılarla
 
Mesut Barzani ve Celal Talabani'nin talebi üzerine 2006'da Kürdistan  bölgesinin haritasını hazırlayan coğrafyacı Prof. Dr. Halil İsmail, AA muhabirine  yaptığı açıklamada, "Kürdistan bölgesinin yüzölçümü 78 bin kilometrekaredir. Bu  toprakların 71 bin kilometrekaresi ele geçirildi. Geriye sadece DAEŞ ve Irak  hükümetinin elindeki 7 bin kilometrekare kaldı” dedi.
 
DAEŞ saldırılarından sonra 30 bin kilometrekarenin Kürdistan bölgesi  topraklarına dahil edildiğini anlatan İsmail, "DAEŞ ve merkezi hükümetin elindeki  yerler de alınırsa Kürdistan bölgesinin haritası tamamlanmış olacak. Kürt  bölgesinin coğrafyasıyla ilgili tartışmalar var. Fakat tarihi ve coğrafi verilere  dayanarak bölgenin yüzölçümünün 78 bin kilometrekareden oluştuğunu  söyleyebiliriz. Irak anayasasına göre sorunlu bölgeler olarak ifade edilen bu  yerler, DAEŞ, Kürdistan ve merkezi hükümetin kontrolünde. Yönetim, buraları  idaresi dışındaki Kürdistani bölgeler olarak tanımlıyor” değerlendirmesinde  bulundu.
 
Erbil, Süleymaniye ve Duhok’un Kürdistan bölgesinin yarısını  oluşturduğunu belirten İsmail, şöyle konuştu:
 
“Kerkük, Selahaddin ve Musul'daki Kürdistani bölgeler merkezi  hükümetin kontrolündeydi. DAEŞ saldırılarından önce Kürdistan coğrafyasının yüzde  52'si Peşmergenin, yüzde 48'i ise Irak ordusunun denetimindeydi. Bu süreçten  sonra Peşmerge çok ilerledi. Sorunlu bölgeler olarak tabir edilen yerlerin çoğunu  kontrolü altına aldı ve sadece yüzde 9'luk bir bölüm kaldı."
 
Halihazırda Musul civarı, Şengal'in güneyi, Kerkük'ün güneyinde  bulunan Havice'nin DAEŞ'in elinde olduğunu söyleyen İsmail, "DAEŞ'in ortaya  çıkmasıyla Kürdistan bölgesi, Saddam Hüseyin dönemine göre çok daha geniş alana  sahip oldu" diye konuştu.
 
Diyala'ya bağlı Bedre, Cesan, Mendeli ve Sadiye bölgelerinin ise  merkezi hükümetin kontrolünde olduğu bilgisini paylaşan İsmail, tartışmalı  bölgelerin geleceğinin belirlenmesi için bu yerlerde önce nüfus sayımı, ardından  referendum yapılması gerektiğini, Kürtlerin Irak anayasasının 140. maddesine hala  bağlı olduğunu dile getirdi.