OHAL'de ''Demokrasiyi'' Konuşmak

İzmir Düşünce Topluluğu'nun düzenlediği Ohal'de Demokrasiyi Konuşmak Paneli dün akşam saatlerinde Kültürpark İzmir Sanat Merkezi'nde  gerçekleşti.

İzmir Düşünce Topluluğu’nun düzenlediği Ohal’de Demokrasiyi Konuşmak Paneli dün akşam saatlerinde Kültürpark İzmir Sanat Merkezi’nde  gerçekleşti. Konuşmacılar Prof. Dr. Nilgün Toker Kılınç, Prof. Dr. Ayşen Uysal ve Yard. Doç. Dr. Serdar Tekin  iken moderatörlüğü Muzaffer Ayhan Kara yaptı. İlk oturumda panel; ikinci oturumda ise forum şeklinde katılımcıların soru cevaplarıyla devam etti.  Üç saat süren etkinliğe katılım yoğundu.

Prof. Dr. Nilgün Toker Kılınç söze ilk başlayan konuşmacı oldu. Felsefe bölüm başkanı olduğu Ege Üniversitesi’nde Barış Bildirisine imza attığı için KHK ile ihraç edilen akademisyenlerinden biri olduğunu hatırlatan Kılınç, Türk Tabibler Birliği’nin (TTB) yaptığı açıklamanın meslek etiğinin gereği olarak hekimlik yeminine sadık olan herkesin yapacağını ifade etti. Türkiye’deki OHAL sürecinin hukuki boyutu hakkında bilgi verirken, muhalifin düşüncenin sokakta linç edindiğine değindi. Kılınç: ‘Kötünün ne olduğu konusunda anlaşmazsak, iyinin ne olduğu konusunda anlaşamayız. Bugün salondan kötünün ne olduğunu bilerek ayrılalım’ diyerek sözlerini tamamladı.

Tekin: ‘o hal, bu hal değil. OHAL hukuk rejimidir. '
Kılınç’tan sonra söz alan Yard. Doç. Dr. Serdar Tekin, aynı bölümde çalıştığını ifade ettiği iş arkadaşıyla kendisinin de aynı kaderi yaşadığını belirterek sözlerine başladı.
Tekin: ‘o hal, bu hal değil. OHAL hukuk rejimidir. Modern devletlerde OHAL yürütmeyi sınırlandırır, kural ve kurumları esnetir. Geçici bir durumdur.  Anayasal anlamda yurttaşların özgürlükleri kısıtlayabilir. Neyin yapılabilir neyin yapılamaz olduğu belirlenir ve hukuki bir öngörülebilirlik olması gerekir bugün bu durum kalkmıştır. İktidarı denetleyecek bir mekanizma kalmamıştır. Neyin hak, neyin ceza olduğu belirsizleşmiştir. ‘ diyerek ara rejimde olduğumuzu; Türkiye’nin benzer bir süreci 1960 ve 1980 darbesiyle yaşadığını ancak o zamanlarda yeni bir anayasa hazırlık sürecine girildiğini sözlerine ekledi.


'Sanat üretmek tepki koymaktır.'
Son konuşmacı olan Prof. Dr. Ayşen Uysal kendisinin KHK ile ihraç edilmediğini açığa alındığını söyleyerek kendisine en çok insanlar neden isyan etmiyor, sokağa çıkmıyor sorularını yanıtlamak istediğini belirtti. Günümüzde örgüt ve örgütlenme kavramlarının olumsuzu çağrıştırdığı için insanların uzak durduğunu ancak kimsenin tek başına bir şey yapamayacağını vurguladı. Sık olarak repertuar kavramını kullandığını, onun ise üçe ayrıldığını; birincisinin nicelik yani sayısal çoğunluk, ikincisinin uzmanlık bilgisinin kullanımının, üçüncüsünün ise medyaya seslenmek şeklinde olduğunu anlattı. Tepki göstermenin sadece sokağa çıkarak eylem yapmak olmadığını İran ve Arjantin ülke örnekleri üzerinden verdi. Bu dönemde insanların nötr alanlara yani sanata yönelerek kendilerini ifade edip, seslerini duyurma çabasında içinde olduğunu sunumuna ekledi.