Özgür Özel: Devlet Bey Öcalan'ı kendi kürsüsüne davet ediyor, DEM'le MHP aynı kürsüyü kullanıyorlar

Gazeteci Fatih Altaylı'nın YouTube kanalına konuk olan CHP lideri Özgür Özel, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu

Bahçeli'nin sözcülük yaptığını ifade eden Özel, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sessizliğine dikkat çekerek, "Böyle bir çıkış Erdoğan’ın haberi olmaksızın, Öcalan’la bir mutabakata varılmaksızın yapıldığına ihtimal vermiyorum" şeklinde konuştu.

 

Özel şunları söyledi:

 

Devlet beyin anlaşılmış bir projeye sözcülük yaptığı belli. Ancak artık sözcünün susup, meselenin esas sahibinin konuşması lazım. Tayyip Erdoğan bir şey konuşmuyor. Böyle bir çıkış Erdoğan’ın haberi olmaksızın, Öcalan’la bir mutabakata varılmaksızın yapıldığına ihtimal vermiyorum. İkinci bir ihtimal var. AKP’nin Kürt milletvekilleri ‘Bölgeye gidemiyoruz. Halk koptu bizden’ diyordu. Belki de Tayyip bey, Devlet beye ‘Bir şey yapacağım’ dedi. Bahçeli de destek verir gibi ama en olmayacak şeyi ilk söyleyerek belki de süreci baltaladı bilmiyoruz. Eğer böyleyse bu başka bir taktik. Ama bunların hepsi için 2 satır Erdoğan’ın çıkıp korkmadan, Devlet beyi öne sürmenin konforundan yararlanmadan gerçek niyetlerini açıklamaları lazım. Biz şunu söylüyoruz, TBMM odak olmalı. Hiçbir siyasi parti dışlanmamalı. Tüm partiler bir masanın etrafında toplanmalı. İkincisi burada toplumsal bir mutabakata ihtiyaç var. Herkesin bu işin içinde olması lazım. Çünkü bu sorun çözülürse Türkiye’nin önü çok açılacak. Üçüncü pozisyonumuz ise, dünya kadar şehidimiz, gazimiz var… Onların gözünün içine bakamayacağımız bir şeyin içinde olmamamız lazım. Bu rızada en kıymetli rıza şehit ailelerinin ve gazilerin rızasıdır.

 

Olabildiğince şeffaflıktan yanayız. Bunların hepsini birden yapmak istediğimizde yöntemin Devlet beyin söylediği yöntem olmadığı çok açık. Öcalan için dediği kürsü aslında kendi kürsüsü. DEM’le MHP aynı kürsüyü kullanıyorlar. Gelsin bu kürsüde konuşsun diyor. Umut hakkını da ona bağlıyor. Bu olmaz.

 


CHP lideri, "el yükseltme" çağrısına da bir kez daha açıklık getirdi ve şu ifadeleri kullandı:

 

El yükseltme salt bir kumar deyimi değildir. Kumara sonradan girmiştir. Esas söylemem gereken şu, el yükseltme dediğim mesele düne kadar ‘bebek katili terörist’ dediğin kişiyi 'gel bu kürsüden konuş’ demekle olmaz. Cümlemde noktayı bırakın, virgül yok. Diyorum ki, ‘Kendini Türkiye’ye ait hissetmeyen bütün Kürtlere demokrasi vaat ediyorum. Onlara Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni vaat ediyorum. Ben Kürtlere, ‘Toprak vadediyorum, devlet vaat ediyorum diyor muyum? ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Özgür Özel kadar, Devlet Bahçeli kadar, Tayyip Erdoğan kadar sahibi olun, bunu böyle hissedin’ diyorum. Ben Türkiye Cumhuriyeti benim devletimdir diyorsam, bana toprak verdiği için değil. Bana eşit davrandığı için hissediyorum. Kürtlere de bunu hissettirmeliyiz diyorum. ‘Kürt sorunu niye var? Neden terör doğurdu ve niye çözülemiyor?’ meselesine benim önerim, dünya standartlarında demokrasi, hak ihlallerinin ortadan kaldırılması ve insan haklarının tam olarak tanınması. Bence bunu Kürtlere hissettirmiyoruz.