SP Gençlik Kolları'ndan sigaraya savaş

''Türkiye'nin Uyuşturucu Ve Sigaradan Kaybı Savaştan Beter; 110 BİN İNSANIMIZI SİGARAYA KURBAN VERDİK''

Yeşilay haftası kutlanırken sigara ve uyuşturucu kullanımının yaygınlaşması Türkiye için en büyük tehdit haline geldi. Kullanımı giderek yaygınlaşan ve küçük yaş gruplarına kadar inen sigara ve uyuşturucu kullanımı savaştan daha büyük mal ve can kaybına neden oldu.  Sigara üretiminde dünyada 7. Sırada yer alan ülkemiz, 2.72 milyar dolar ekonomik kayba uğramakta ve 110 bin insanını zamansız ve erken toprağa veriyor. Saadet Partisi İzmir Gençlik Kolları yayınladığı bildiri ile sigara uyuşturucu kullanımında ki artışa dikkat çekerek, Halkımızı alkol, sigara ve uyuşturucu gibi maddelerden korumak için anayasa da açık hükümlere yer verilmesi çağrısında bulundu.

Yeşilay haftası nedeniyle bir açıklama yapan Saadet Partisi İzmir Gençlik Kolları Başkanı Sefa Bilal Yıldız; Anayasa maddesinde geçen “alkol düşkünlüğünden koruma” ifadesinin sorunlu olduğunu kendi içinde çeliştiğine dikkat çekerek, alkol, sigara ve uyuşturucu ile mücadele de yeni yöntemlere ve ihtiyaç duyulduğunu dile getirerek şu görüşlere yer verdi;

“1–7 Mart tarihleri ülkemizde Yeşilay Haftası olarak kutlanmakta ve bu tarihlerde bağımlılık ve zararlı alışkanlıklar ile alakalı farkındalık çalışmaları yapılarak bunlara karşı mücadele verilmektedir. Bizler de Saadet Partisi Gençlik Kolları olarak, “Önce Ahlak ve Maneviyat” ilkemiz gereği, gençliğimizi madde, alkol ve teknoloji bağımlılığından ve zararlı alışkanların pençesinden kurtarmak ve onlara kendi değerlerimize bağlı olmayı ve bu değerlere bağlı kalarak bir yaşam sürdürmelerini öğütlüyor ve öğretiyoruz.

Türkiye uyuşturucu, sigara, alkol vb. zararlı maddelere erişimin en kolay olduğu ülkeler arasındadır ve erişim son yıllarda daha da kolaylaşmıştır. Anne babaların aleni sigara içmesi, çocukların bunu bir adım öteye taşıyarak uyuşturucu kullanmaya başlamasını etkilemektedir.

DÜNYA DA 7. SIRADAYIZ

Sigara üretiminde dünyada 7. Sırada yer alan ülkemiz, 2.72 milyar dolar ekonomik kayba uğramakta ve 110 bin insanını zamansız ve erken toprağa vermektedir.

Asıl alkol bağımlılığın üniversite yıllarında aileden ve koruyucu çevreden uzakta başladığı ve sonrasında da devam ettiği anlaşılmaktadır. Eğitim sürecinde stresli olan ve aşırı sorumluluk yüklenen gençlerin, eğitimli olmalarının aksine eğitimsiz gençlere göre daha çok alkole eğilim gösterdikleri araştırmalar sonucu anlaşılmaktadır.

KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR DEVLET ELİYLE TEŞVİK EDİLEMEZ

Yeni anayasa çalışmalarının gündemde olduğu bugünlerde mevcut anayasaya baktığımızda 58. maddenin ikinci kısmındaki ödevler; alkolizm, uyuşturucu bağımlılığı, suçluluk, kumar gibi temelde bazı olumsuz durumlardan gençlerin korunması noktasında ilk başta makul sayılabilecek bir içeriğe yer vermiştir. Ancak bugün 1982 Anayasasında en çok ihlal edilen düzenleme olarak göze çarpmaktadır. Özellikle iddaa, spor toto, at yarışı, milli piyango gibi kumar benzeri kötü alışkanlıkların devlet eliyle organize edilmesi, teşviki ve devletin kazanç sağlaması karşısında devlete böyle bir ödevin verilmiş olması büyük bir tezattır.

ANAYASA DA SORUNLU TANIMLAMA

Anayasa maddesinde geçen “alkol düşkünlüğünden koruma” ifadesi ile alkol tüketiminin düşkünlüğe varmayan boyutu anayasal açıdan serbest bırakılmış olup madde kendi içinde çelişmektedir. Alkol tüketiminin azı ile başlayan durum sorunlu görülmezken düşkünlük haline gelme halinde devletin gençliği korunması ödevi devreye girmektedir. Ancak düşkünlük boyutuna vardıktan sonra gençliğin korunmasından değil tedavisinden bahsedilebilir. Dolayısı ile alkol boyutundaki bu düzenleme oldukça sorunludur.

ZARARLI ALIŞKANLIKLARLA MÜCADELE YETERSİZ

Devletin uyuşturucu maddeler konusundaki görevi gençliği sonuçlardan koruyarak izole etmek değil; üretimi, ticareti, sevkiyatı, dış destekleri gibi sebeplerin ve kaynakların kendisiyle mücadele ederek toplumun tümünü ilgilendiren bu illetten kurtarmaktır.

Görülüyor ki; anayasadaki gençlerin zararlı alışkanlıklardan korunması ile ilgili maddeler, zararlı alışkanlarla mücadele noktasında yetersiz kalmaktadır. Yeni anayasada ve kanunlarda gençlerle ilgili olası maddelerde gençlerin korunması değil, kendine özgü durumlarının kabulü ile gençliğin manevi olarak güçlendirilmesi yaklaşımının geçerli olması daha uygun olacaktır. Bu amaçla devletin, gençlerin gelişimini, toplumsal ve siyasal yaşama aktif ve eşit biçimde katılmasını sağlayacak çalışmaları yürütmesi ve desteklemesi yönünde olumlu tüm önlemleri alacağına dair bir düzenleme daha uygun gözükmektedir.

ANAYASANIN GEREĞİ YERİNE GETİRİLMELİ

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 58. Maddesinde yer alan “…Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır” ilkesi gereği Hükümet ve yetkili organları Anayasanın gereklerini yapmaya davet ediyoruz.”