TARİŞ İşçisinden Mesaj Var

TARİŞ Fabrikası'nda 1,5 aydır direnişte olan işçilerden İhsan Sarıoğlu, bu direnişle birlikte hayatı daha iyi anladıklarını söylüyor: 'Hayatın boş olmadığını, mücadelenin önemini anladık. Mücadele etmeden hiçbir şey elde edilmiyor'

Aycan Karadağ'ın BirGün Gazetesi' nde yayınlanan, TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Fabrikası’nda DİSK Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten çıkarılan 7 işçi 1,5 ayı aşkın süredir direnişte olan işçilerden İhsan Sarıoğlu ile fabrikada yaşananları ve direnişi konuştuğu röportajını Ege Politik okurlarıyla da paylaşıyoruz.

Sarıoğlu, 51 yaşında. 18 yıldır TARİŞ’te sevkiyat memuru olarak çalışıyor. İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret için sendikalı olduğunu söyleyen Sarıoğlu, direniş sürecinde hayatı daha iyi anladıklarını belirtiyor: “Bu hayatın boş olmadığını anladık. Mücadelenin önemini anladık. Mücadele etmeden hiçbir şey elde edilmiyor.”

►TARİŞ’te sendikalaşma süreci nasıl gelişti, anlatır mısınız?
Ocak ayının 15’inde topluca Yönetim Kurulu’nun karşısına çıktık ve zam istedik. Sendikasız olduğumuz için bize zam vermediklerini düşündük. Burada Yönetim Kurulu Başkanı sendika istemiyor. Geldiği kooperatifte var, ama burada istemiyor. 2015 yılına kadar bizim sendikamız vardı. Sayıdan düştüğümüz için yetkiyi kaybetti sendika. Ardından kendilerine yaklaşık yüzde 46’lık zam yaparken bizim bayram paralarımızı kestiler.

Sendikalı olmaya karar verdik
2 yıldır arkadaşlarla bunu kendi aramızda konuşuyorduk. Tek çaremizin sendikaya üye olmak olduğu kararına vardık. Sendikasız olduğumuz için maaşlarımız asgari ücrete doğru inmeye başlamıştı. Ocak ayında artık bıçak kemiğe dayandı. Ben 2 bin 200 lira maaş alıyorum. Bu süreç temmuz ayına kadar sürdü. Bir türlü sonuç alamadık ve sendikaya üye olma kararı aldık. Biz DİSK Gıda İş’e üye olduk ve ardından 120 kişi de üye oldu. Bizim üye olduğumuzu duyan Genel Müdür, o ara izindeydi. Yönetim, ona ulaşıp bizim sendikaya girdiğimizi iletmişler. O da ‘İşten çıkartın’ diye talimat vermiş. Yönetim Kurulu ‘işten çıkartamayız şimdi’ demiş, o da, ‘Beni bekleyin’ demiş.

Müdür döndü, baskılar başladı
Genel Müdür izinden geldikten sonra bize baskılar başladı. Davut arkadaşımızın babası, Erbeyli Kooperatifi’nde yönetici ve kendisi de ortak. Benim annem de ortak. Davut arkadaşımızın babası Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Sürek tarafından, “Oğlun sendikaya girmiş. Sendikadan çıksın yoksa onun için iyi olmaz” diye uyarılıyor, bildiğin tehdit ediliyor. Davut’u Yönetim Kurulu odasına çekiyor ve “Sendikadan çıkmışsın” diye teşekkür ediyorlar. Davut da “Ben sendikadan çıkmadım, arkadaşlarımı yalnız bırakmadım” diyor. Bunun gibi 5-6 kişiye daha baskı yapıldığını biliyoruz.

Ağustos ayında zam yaptılar
Bizim çıkışlarımız 18 Temmuz’da imzalanmış ama ertelemişler. Zam yapacaklarını söylediler. Biz de mutlu olduk. Sendikamız ise, “İlk etapta zam yaparlar, ardından sendikadan çıkmanız için size baskı yaparlar” diye uyarıda bulundu. Ama bazı arkadaşlarımız zammı görmek istediler. Çünkü geçim sıkıntısı çok fazla. Ağustos ayında enflasyon oranında, yüzde 16’lık bir zam yapıldı. Tamam dedik. Ardından bazı arkadaşlarımızı yine yukarı çekip sendikadan çıkmaları için uyarıda bulunmuşlar. Sonra tekrar ortalık duruldu.

20 yıllık işçi 2 bin 500 lira alıyor
Yılbaşında tekrar zam isteme kararı aldık. Çünkü 20 yıllık işçi, 2 bin 500 lira ile 3 bin lira arası maaş alıyor. Hak kayıplarımız var. Sendikamız ile masaya oturması için zorlayalım dedik. Önce “zam vereceğiz” dediler sonra caydılar. Sendika temsilcilerimizin telefonlarına bakmadılar.

Bu gelişmelerin ardından bizim çıkışımızdan iki hafta önce buraya polis çağırdılar. İki hafta sonra 6 Kasım’da bizim çıkışlarımız geldi.

► Ne gerekçe sundular size?
Birim birleşmeleri gerekçe gösterilerek işimize son verildi. Ama benim birimim birleştirilmedi. İhtiyaç fazlası olduğumu iddia ettiler. Benim birimde 2 kişi çalışıyor, nasıl ihtiyaç fazlası? Sendika faaliyetlerinde aktiftim. Zaten bu faaliyetlerde aktif olan 7 işçiyi işten çıkardılar.

► Sonrasında polis saldırısına maruz kaldınız. Neler yaşandı o gün?
Hiçbir arkadaşımız o gün servislerine binmedi ve bizim neden çıkış aldığımızı öğrenmeden fabrikayı terk etmeyeceklerini ifade etti. Sonra polisler ve TOMA’lar geldi. Saat 11’e kadar biz içeride bekledik. Polis müdahalesi olmayacak dediler ama biz çıkar çıkmaz polisler bizi gözaltına aldı. Anayasa’yı ihlal eden bir şey yapmamamıza rağmen bizi sabaha kadar gözaltında tuttular.

Ertesi sabah geldiğimizde kapıları kapatmışlar. Tüm işçilere idari izin vermişler. Fabrikanın önüne geldim. Ardından sendika temsilcilerimiz geldi. O günden beri de direnişimiz sürüyor.

 

***

İçeride baskı sürüyor

► İçerideki sendikalı arkadaşlarınızın durumu nedir?
Böyle bir durum beklemedikleri için psikolojileri bozuk. İşveren tarafından tehditler alıyorlar. İşveren bu arkadaşlara bir kâğıt imzalatmaya çalışıyor. Kâğıdın içeriği şu: Suç işledim, işverenden özür diliyorum, bir daha böyle bir işe kalkışmayacağım. Birkaç arkadaş imzalamış bu strese dayanamayıp. Bu süreçte baya bir sendikadan çıkmalar da oldu. Daha sonra arkadaşlar kendilerini toparladı, sendikamız içeride yetki almak için yeterli sayıya ulaştı.

Burayı babalarının çiftliği gibi yönetiyorlar. Burası bir kooperatif. Sen, benim annemin, arkadaşımın oyları ile geliyorsun. Beni işten atıyorsun. Hem de sendikalı olduğum için. Sen örgütlüsün ama işyerinde sendikayı yasaklıyorsun. Böyle bir tezat içindeler.