Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin 20'si tutuklu 61 kişi hakkında Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın 3’üncü duruşmasının 5’inci celsesi bugün Sincan Cezaevi’nde görüldü.
Söz alan Ayhan Bora Kaplan'ın avukatı Umut Köroğlu, tutuklanan komiser Ufuk Gültekin'in gizli tanık ''M7'' kod adlı Serdar Sertçelik'in beyanlarını emniyette aldıklarını, PDF olarak savcıya gönderdiklerini itiraf ettiğini belirterek, "Bu da bizim beyanlarımızı doğruluyor" dedi.
T24'ün haberine göre, sanıklardan Mahmut Gökhan Çanga'nın avukatı Ela Leyla Umur, yargılamanın "bir kör dövüşüne dönüştüğünü" söyledi. Umur, "M7 kendisini ifşa etmiş ve kumpası dile getirmiş, emniyet müdür yardımcıları tutuklanmıştır. O halde biz burada hala neyi anlatmaya çalışıyoruz anlamış değilim. Müvekkilim bu dedikodular sebebiyle neden hala tutuklu? Hükümete darbe iddiasıyla tutuklanan emniyet müdürlerinin dosyasında bile önce somut deliller toplandı ardından tutuklamalar oldu. Semih Arslan kesinlikle öldürülmedi, intihar etti" dedi.
Mahkemeden ara karar: 2 sanık tahliye edildi
ANKA'nın haberine göre, ara kararını açıklayan mahkeme, Sertçelik'in de aralarında bulunduğu firari sanıkların yakalama emirlerinin infaz edilmesine ve Arif Buğra Meşe ile Furkan Anıl Bahar'ın "yurtdışı yasağı" adli kontrol tedbirleriyle tahliyesine karar verdi.
18 sanığın tutukluluk halleriyle, tutuksuz sanıkların adli kontrol kararlarınınsa devamına karar verildi.
Ankara 32. Ağrı Ceza Mahkemesi, müştekiler Vesile Tatar ve Aslıhan Tatar’ın bir sonraki celsede hazır edilmesine, Muhammed Sağ'ın dinlenilmesinden de vazgeçilmesine karar verdi.
Duruşma 9 Eylül 2024 tarihine ertelendi.
84 sayfalık müfettiş raporu ortaya çıktı
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi, Kaplan soruşturması kapsamında tutuklanan 7 polis hakkında hazırladığı 18 Mayıs tarihli 84 sayfalık raporu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sundu.
Demircan’ın ifadesinde gizli tanık Sertçelik ile yaptığı tüm görüşmeleri kaydettiğini belirterek bu kayıtların bulunduğu USB belleği müfettişe teslim ettiği bilgisi rapora yansıdı. Müffettiş de jandarmadan ses kayıtlarının montaj olup olmadığı hususunda rapor aldırdı. Gelen raporda, farklı sesler eklemek veya çıkarmak gibi herhangi bir manipülasyon yapılmadığı kanaatine varıldığı ifade edildi.
Sabah’ta yer verilen habere göre, Serdar Sertçelik'in yakalanmasıyla ilgili bütün süreçleri detaylarıyla ifadesinde anlatan Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdür yardımcısı Şevket Demircan, Ayhan Bora Kaplan suç örgütünden şikayetçi olan ve hakkında koruma kararı verilen Nurullah Özgür Kopuk'un yanına gelip Serdar Sertçelik'in teslim olmak istediğini anlattığını belirterek, "Nurullah telefonundan Serdar'ı aradı, beni de dahil ederek konferans görüşmesi yaptık. Bildiklerini anlatacağını belirterek gizli tanık olmak istediğini söyledi. Anlattığı olayların ispatlandığını, gizli tanık olması için bize başka olaylar anlatması gerektiğini söyledim. Biz de ilgili makamlar ile görüşeceğimizi söyleyip kapattık" dedi.
Daha sonra Sertçelik'in Kuzey Kıbrıs'tan getirilip gizli tanık yapıldığını, kaçışıyla ilgili de herhangi bir ihmalinin olmadığını anlatan Demircan, Sertçelik'in firar ettikten sonra 2024 Şubat ayında yine Nurullah Özgür Kopuk'un gelerek firar eden Serdar'ın yurtdışından gelmek istediğini, kendisiyle görüşmek istediğini söylediğini kaydetti.
Sertçelik ile 7 kez görüştüğünü, bunlardan birini kendi telefonuyla, 6'sını da Nurullah Özgür Kopuk'un telefonundan yaptığını anlatan Demircan'ın Serdar Sertçelik ile ilgili süreçleri sıralı amirlerinin bilgisi dahilinde yaptığını belirtmesi üzerine ikinci gün yeniden ifadesi alındı.
Eski bakan Bekir Bozdağ'ın ismi geçti
Demircan'a telefonda söylediği ve ses kayıtlarına yansıyan "Bu söylediğin iki isim vardı ya, bahsetmiştin ya. Onlarla ilgili ben gerekli yerlerle görüştüm. İsimleri geçsin sıkıntı yok" dediği kısmı hatırlatan Mülkiye müfettişleri "Bu iki kişi kim?" sorusunu yöneltti.
Demircan ifadesinde "İfadeler bana aittir. Serdar Sertçelik'i ikna etmek için söyledim. Bu görüşmeler Halk Bankası Genel Müdürü Osman Arslan ve Eski Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ ile ilgilidir. Ben bu isimleri zikretmedim. O zikretti" diye cevap verdi.
'MHP ile ilgili de patlat, geç' sözleri sorulmadı
Müfettiş raporunda ses kayıtlarında herhangi bir oynamanın yapılmadığının tespit edilmesine rağmen Şevket Demircan'a müfettişler Demircan'ın Serdar Sertçelik'e söylediği "Bize Temiz Eller Operasyonu'nu sizin ellerinizle başlattığımız haberini verdiler. Oradan pay biç sen. MHP ile ilgili de patlat, geç" dediği konuşmaları sorulmadı. Müfettiş raporunda Serdar Sertçelik ile Şevket Demircan'ın yaptığı konuşmalarla ilgili ise sadece "devlet memurluğuyla bağdaşmayacak davranış ve konuşmalarla adli görev gereklerine aykırı hareket ettiğinin değerlendirildiği" belirtildi.
Emniyet müdürleri birbirini sattı
Şevket Demircan'a ikinci ifadesinde "İlgili makamlardan kastınız nedir?" sorusu yöneltildi. Polis müdürü Demircan "Benim ilgili makamlardan kastettiğim Şube Müdürüm Kerem Gökay Öner, İl Emniyet Müdür yardımcımız Murat Çelik, İl Emniyet Müdürümüz Engin Dinç'tir" dedi.
Demircan ifadesinde "Ben Serdar Sertçelik'le yaptığım 7 konuşmayı telefonuma kaydettim. Yaptığım son 3 görüşme hariç diğer 4 görüşmeden şube Müdürümüz Kerem Gökay Öner'in bilgisi vardır. Görüşmelerin kayıtlarını kimseye dinletmedim, sadece yaptığı ilk görüşmeyi Emniyet Müdür yardımcımız Murat Çelik'e gönderdim" dedi.
Emniyet Müdür yardımcısı Murat Çelik'se şöyle konuştu: "Şevket Demircan'ın Serdar Sertçelik ile görüşmeler yaptığını biliyorum ancak içeriklerini tam olarak bilmiyorum. Yaptığı ilk görüşmenin bana ses kaydını WhatsApp üzerinden bana gönderdiğini hatırlamıyorum. Şevket Demircan'ın Serdar Sertçelik ile yaptığı görüşmeleri kaydettiğini, Sertçelik sosyal medyadan ses kayıtlarını yayınlayınca öğrendim. Şube Müdürü Kerem Gökay Öner ise 'Ben yardımcım Şevket Demircan'ın Serdar Sertçelik ile yaptığı görüşmeleri sosyal medyaya yansıdığında gördüm' dedi."
'Sertçelik'in ifadesi emniyette alındı'
Gizli tanık Serdar Sertçelik'in emniyette ifadesinin alındığına ilişkin iddialarıyla ilgili tutuklanan komiser Ufuk Gültekin "Soruşturma savcısı beyanlarını alın bana bilgi notu şeklinde gönderin, ben ifadesini alacağım dedi. Organize şubedeki 3 memur, Sertçelik'in beyanlarını yazmaya başladı. Daha sonra hazırladıkları metni bilgisayarımın masaüstüne kaydetmişler. Gece 03.35'te bana mesaj attılar. Beyan bitti, masaüstünüzde kayıtlı diye. Bende sabah savcı beye PDF olarak gönderdim. Şevket müdür ile Sertçelik'in yaptığı konuşmalar sırasında benim tayinim Antalya'ya çıkmıştı. Konuşmalarda ne geçti bilmiyorum. Zaten konuşmalarda geçen isimler eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman dışında benim baktığımda dosyada mevcut değildi" dedi.
'Organizenin bilgisayarlarına el konuldu' iddiası
Dünkü duruşma sırasında sanıklardan eski AKP Ankara İl Başkan Yardımcısı Barış Kurt, davaya şikâyetçi sıfatıyla katılan Erkan Doğan’a yönelik açıklamalarda bulunmuştu. Doğan’ın ifadelerinin “baz kayıtlarıyla” uyuşmadığını iddia eden Kurt, HTS kayıtlarının incelenmesini istemişti. Kurt, savunmasında; “Bu adamda her türlü numara var. Ben bununla laf yarıştıramam. Peki, niye böyle oldu? Polislerin koltuk sevdasından, bunun da (Erkan Doğan) para sevdasından dolayı oldu. Ben bu dosyanın neresindeyim? Kimilerine ulaşmak için beni bu dosyaya eklediler. Bora Kaplan benim arkadaşımdır. Bir tek onu tanırım, diğerlerini tanımam. Süleyman Soylu’yu tanımaz. Ne oturmuşluğu ne fotoğrafı var. Ne ben tanırım ne o tanır” diyerek, tahliyesini istemişti.
Cumhuriyet'in haberine göre, Barış Kurt'un avukatı Muhammet Hardalaç ise İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin Ankara Emniyeti’ne yönelik hazırladığı ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sevk edilen rapor hakkında konuştu. Avukat Hardalaç'ın, “Organizede bir klik var. Organizenin bütün bilgisayarlarına el konulmuş deniliyor” sözleri dikkat çekti.
Serdar Sertçelik'i evinden kaçıran kişi cezaevi firarisi çıktı
Öte yandan İsmail Saymaz bugün Sözcü'deki köşesinde "gizli tanık" Serdar Sertçelik'in elektronik kelepçeliyken evinden kaçmasına ilişkin yeni detayları yazdı. Sertçelik'in, arkadaşı Adem Kaçan’ın yardımıyla evinden kaçtığını belirten Saymaz, "Meğer Kaçan, Covid izniyle cezaevinden tahliye edilmiş ve izin bitiminde geri dönmemiş. Yani, o da kaçakmış" dedi.
Adem Kaçan, Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğindeki ifadesinde şunları söyledi:
"27 Kasım’da Serdar beni aradı. Onu almamı istedi. Babasıyla birlikte aldım. Eryaman Center’e getirdim, Şeker Mahallesi’nde indirdim. Bacağında sadece alçı vardı. Kelepçe yoktu. Kaçacağı aklıma gelmemiştir. Ameliyat olup ifade verdikten sonra temizlendiğini bana söylemiştir.
Aynı akşam 7-8 civarı buluştuk. Kendisinden 329 bin milyar (bin TL) alacağım vardır. Bana parayı birkaç gün sonra vereceğini söyledi. ‘Tamam’ dedim. Bir iki gün sonra buluştum. 50 bin TL aldım. Taksiyle gelmişti. Ayağında alçı ve kelepçe yoktu. Cezam nedeniyle firar durumdaydım. Parayı kendi işlerim ve avukata vermek için istemiştim. Bir daha görüşmedim. Zaten cezaevine girdim. Kayırmak amaçlı hareket etmedim. Kaçak olduğunu bilmiyordum."
Son gelişmelerin ardından yandaşlar ne diyor?
Kaplan davasında yaşananlarla ilgili AKP cephesinden de ilk yorumlar daha üstü kapalı yapılırken, yandaş basın polislerle ilgili gözaltılar yapıldığında öncelikle "kumpas", "darbe" gibi söylemler kullanmıştı. Ankara Emniyeti'ndeki gerginliğin en üst seviyeye ulaştığına dikkat çekilmiş ve Emniyet Müdürü Engin Dinç'in görevden alınabileceği de gündeme getirilmişti.
Davada verilen ara kararla birlikte Cumhur İttifakı cephesinde mesele soğutulurken, yandaş basın resmi kurum ve kişilerin açıklamalarına ağırlık veriyor. Bir yandan da "Mafya devlete operasyon mu çekiyor?" sorusu sorulmaya başlandı.
Dün Sabah Gazetesi Haber Koordinatörü Abdurrahman Şimşek'in sorularını yanıtlayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Kim görevini ihmal etmişse veya kim suç işlemişse soruşturma neticesinde çıkar" dedi. Tunç, "Devletimizin birlik ve bütünlüğüne kastetmeye çalışan illegal yapı, terör örgütleri gibi oluşumlara karşı var gücümüzle çalışacağız" ifadelerini kullandı. Sabah, bakanın "FETÖvari bir kumpasın izini tüm detaylarıyla takip ettiğini" söylediğini de aktardı.
Hürriyet'teki köşesinde "Cumhur İttifakı ortakları AK Parti ve MHP’ye yönelik kumpas ile ilgili soruşturma yargı boyutuyla araştırılmaya devam ediyor" diyen Nedim Şener'se İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın 15 Mayıs 2024 tarihinde sosyal medya hesabından yaptığı "Kimler FETÖvari gizli tanık taktikleriyle kendi karanlık düzenlerinin hâkim olmasını istiyorsa, onların o düzenlerini de başlarına yıkıyoruz, yıkmaya da devam edeceğiz" paylaşımını hatırlattı. Şener şöyle yazdı:
"...Bazı isimler bu 'mafyanın devlete çektiği bir operasyon' yazı ve açıklamalarıyla kamuoyunu yönlendirmeyi başardı. Hatta soruşturmanın başından itibaren kumpasın içinde olan FETÖ’cüler bile 'Hükümete darbe yok' diyerek gündem belirliyorlar. Bunların başını ise Deniz Baykal’a kaset kumpasının parçası firari FETÖ’cü Cevheri Güven ile Alman istihbaratına sığınmış Erk Acarer bulunuyor. Hatta suç örgütü lideri Bora Kaplan da yargılandığı mahkemede 'Hükümete darbe yok' demiş, FETÖ’cü Güven de gülücüklerle bunu paylaşıyor.
Bu olay ortaya çıktığında Ankara Emniyeti’nin polis memuru Serkan Dinçer’in el konulan dijital materyallerinde nedense bir delil bulamamasına rağmen savcılığın gönderdiği bilirkişilerin geriye dönük olarak FETÖ’cü Cevheri Güven’e yollanan belgelere ulaştığını hatırlamak gerekir. Yani FETÖvari kumpas olup olmadığını anlamak isteyenler, korunup kollanan o polisin FETÖ’cü Güven’e suç örgütü Ayhan Bora Kaplan soruşturma belgelerini göndermesiyle ilgili dosyadan, hatta biraz öncesinden başlaması gerekiyor."
Yine Hürriyet'te Abdülkadir Selvi de "Serdar Sertçelik yurtdışına kaçtı. Şimdi FETÖ ve CIA’nın kontrolünde Türkiye’ye yönelik bir operasyon aracına dönüştü" diye yazdı. "Bahçeli grup konuşmasında dile getirince siyasi bir boyut kazandı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan başından itibaren o noktada değildi" ifadesini kullanan Selvi, Erdoğan'ın "neyin darbe neyin mafyaya karşı operasyon olduğunu bilebilecek kadar deneyim sahibi olduğunu" söyledi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve İçişleri Bakanlığı Müfettişleri'nin Serdar Sertçelik’in açıklamaları üzerinden gündeme getirilen “darbe girişimi” iddialarına dair soruşturmasında "darbe iddialarını destekleyecek bulgulara ulaşılamadığını" yazan Selvi, polislerin tutuklanma gerekçeleri arasında darbeyle ilgili bir şey yer almadığına da işaret etti:
"Geldiğimiz noktada polis şeflerinin mafyayı kullanarak AK Parti’ye yönelik bir darbe girişiminde bulunduğu iddiası savcılık ve müfettişlerin yaptığı soruşturma sonucunda tespit edilemedi. Ama mafyanın AK Parti’ye operasyon çekmeye çalıştığı iddiası geçerliliğini koruyor."
Kaplan davası nedir?
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın göreve gelmesinin ardından suç örgütlerinden Ayhan Bora Kaplan ve çetesi hedefe konuldu.
Kaplan’ın eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla yakın olduğu iddia ediliyordu. Bu iddia çok konuşulunca MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Soylu’ya sahip çıkmıştı.
Kaplan ve ekibi 7 Eylül’de Ankara Esenboğa Havalimanı’nda yurtdışına kaçmak üzereyken gözaltına alındı. Kaplan, hakkında "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "kasten yaralama" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından yakalama kararı bulunuyordu.
Gözaltına alınan Kaplan, 12 Eylül’de çıkarıldığı Ankara Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklandı. Operasyonda gözaltına alınan diğer 28 kişiden 13’ü tutuklanırken, 15 şüpheli hakkındaysa adli kontrol kararı verildi. Genişletilen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 2’nci sınıf Emniyet Müdürü N.A.Ç. de adli kontrolle serbest bırakıldı.
Soruşturma kapsamında Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman’ın da adı çok konuşuldu. Kaplan’ın, Kocaman’a lüks bir villa ile otomobil hediye ettiği iddia edildi. Kocaman, Kaplan’la görüştüğünü doğruladı ama hediyeleri yalanladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın soruşturmayla ilgili MİT’ten özel rapor istediği de kulislere yansıdı. Erdoğan’ın, Kaplan ile görüştüğü ortaya çıkan Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman’a da randevu vermediği söylendi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik soruşturmayı tamamladı. 28’i tutuklu 61 şüphelinin yargılandığı davanın sanıklarını, Kaplan ve ona bağlı çalışan adamları oluşturdu. Kaplan hakkında, iki cinayet suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile 169 yıl 6 aya kadar hapis cezası istendi. Kaplan, tüm suçlamaları reddetti. Duruşmalar sonucunda 8 şüpheli tahliye edildi.
Bu sırada Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli üç polis müdürü Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında gizli tanığı, bakanları suçlamaya zorladığı gerekçesiyle gözaltına alındı. İktidar yanlısı gazeteler hükümete "darbe" hazırlığı yapıldığı yorumlarını yaptı.
Üç müdürü göreve getiren İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise yaşananları "darbe girişimi" olarak değil, Cumhurbaşkanına "oyun ve tuzak kurma" olarak nitelendirdi. Yerlikaya, "Kimler, terör örgütleri ve onların uzantılarıyla, organize suç örgütleriyle bir olup, FETÖ taktikleriyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve siyasilerimize, sosyal medya destekli ‘oyun kurmaya' çalışıyorsa; onların oyunlarını da kurdukları tuzakları da yerle bir edeceğiz" dedi.
İçişleri Bakanlığı, idari soruşturmayı tamamlayarak polisler hakkında son kararı verecek. Diğer yandan soruşturmada gözaltına alınan 7 kişi tutuklandı. Tutuklananlar arasında Kaplan'ı yurt dışına kaçarken Esenboğa Havalimanı'nda gözaltına alan Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, yardımcısı Şevket Demircan ve komiser Ufuk Gültekin de buluyor.
Cezaevine götürülenlerden biriyse Kemal Kılıçdaroğlu'nun eski danışmanı Ramazan Kubat. Kubat aynı zamanda eski MHP Ankara İl yöneticisi.
Gözaltına alınan Organize Suçlarla Şube Müdürü Kerem Gökay Öner'in serbest kalması dikkat çekti. Öner, soruşturmaya kendisinin dahil edilmek istenmediğini anlattı ve Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç'i işaret etti.
YORUMLAR