Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Bursa’da Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği ve Osmangazi Belediyesi iş birliği ile düzenlenen Kent ve İklim Paneli'ne katıldı. Dünya olarak 2030 yılına kadar karbon nötr olmak için 3.5 trilyon doların harcanması gerektiğini ancak henüz harcanan rakamların bu hedefin çok uzağında olduğunu vurgulayan Başkan Tugay, “Bunları eleştiri olarak da konuşabiliriz ya da yaşayacağımız felaketin çan sesleri olarak nitelendirebiliriz. Dünya, Türkiye de dahil bir felakete doğru hızlıca gidiyor. Bunun erken evrelerini yaşıyoruz. Açlığı, çölleşmeyi, yüksek sıcaklıkları, toplu göçleri, bunların getirdiği çatışmaları kısa zaman dilimleri içinde yaşama ihtimalimiz yüksek gibi görünüyor. Herkesin bu konuda bilinçli olmaya ve etkili adımlar atmaya ihtiyacı var. Birlik olarak görevimiz kendi üyelerimizin bu konuda bilinç seviyesini doğru seviyeye getirmek, mücadele için birbirimize destek olmak, özeleştirilerimizi de yapmak. Şu anda kendimizi 5 vitesli bir arabanın 2. vitesinde olarak görüyorum. Bu senenin sonlarına doğru 5. vitese yükseltelim” diye konuştu.
“Türkiye’nin etkili adımlar attığı bir plana ihtiyacı var”
Paris Anlaşması ile dünyanın ısı artışının 1,5 derecede sınırlanması ile ilgili bir hedef konulduğunu, 2030 yılında dünyanın karbon nötr olmasının hedeflendiğini hatırlatan Başkan Tugay, şöyle devam etti: “Dünya bu hedeften çok uzak durumda. Son yıllardaki sıcaklık ortalamalarında 1,5 derecenin üzerine çıkıldı. Bunun sonuçlarını pek çok açıdan yaşıyoruz. Bunlar çevresel sorunlar, tarımda rekolte azalması, kuraklık, ekosistem değişimleri olarak bize dönüyor. Türkiye’de var olmayan bazı sivrisinek ve haşere türlerinin, daha sıcak denizlerde bulunan canlı türlerinin artan baskınlığını yaşıyoruz. İzmir’de son 2 yıldır aedes cinsi sivrisineğinin ciddi oranda yayılımını görüyoruz. Bununla başa çıkmak da zor. Daha da kötüye giderek ilerleyecek. Yaşadığımız çevrenin ekosisteminin bozulmasına, bunun da kent yaşamına olumsuz geri dönüşlerine şahit olacağız diye görünüyor. Türkiye’nin biraz daha hızlı ve etkili adımlar attığı bir plana ihtiyacı var.”
“En büyük sorumluluk alanımız enerji”
Türkiye’nin 2053 yılında karbon nötr hedefi koyduğunu anımsatan Başkan Tugay, “Ne yazık ki bu gidişle buna ulaşmamız da imkansız. OECD ülkeleri arasında kömür yatırımlarını artıran tek ülke Türkiye. Hala ülke olarak kömüre dayalı termik santrallerin yatırımını yapmaya çalışıyoruz. Karbon emisyonundaki durumumuza baktığımızda Türkiye’nin yıllık 558 milyon ton karbon emisyonu var. Kişi başına Türkiye 6.71 ton karbon üretiyor. Türkiye karbon emisyon yüksekliğinde bu rakamla dünyada 15. sırada. Tüm dünyanın karbon emisyonu oranında yüzde 1’ini Türkiye üretiyor. Bunu karbon nötr yolunda sağlıklı adımlar atmış bir ülke kategorisinde sayamıyoruz. Karbon emisyonuna neden olan en büyük kalemin enerji üretimi olduğunu görüyoruz. Ondan sonra sanayi ve tarım geliyor. Ev kökenli karbon emisyonlarını da 44 milyon ton civarında hesaplamışlar. Bizlerin birey olarak en büyük sorumluluk alanımız enerji gibi görünüyor. Önümüzdeki günlerde enerji tüketimimizi azaltmak ya da daha verimli kullanmak yolunda öncelikli ve hızlı çalışmalar yapmamız gerekiyor” diye belirtti.
“Su yönetimi planına sahibi olmamız lazım”
İklim krizine karşı dört odaktan bahseden Başkan Tugay, “Su, gıda, enerji ve toprak olmak üzere bu dört başlıkta krizler bizi bekliyor. Bu dört maddeyi Anayasa’nın ilk maddeleri gibi aklımızda her zaman tutalım. Susuzluk sorunun bu yıl Türkiye’de zirve yaptığını gözlemledik. Artık bizim gerçek anlamda su yönetimi planı sahibi olmamız lazım. Yerel yönetimler kendi elleriyle kendi bölgelerinde tabii ki bu konuda plan yürütmeli ama özelikle havza bazlı su yönetimi planlarına acil ihtiyaç var. Gıdanın rekoltesinde düşme var. Sağlıklı ve güvenli gıda üretimi ile ilgili de ciddi sorun var. Planlamasını, doğru tarım tekniklerini hem yerel yönetimler hem de üst ölçekli belki bölgesel ve ulusal planlamalar çerçevesinde doğru yönetmemiz gerekiyor. Kentsel bir gıda stratejisi eylem planımız mutlaka olmalı. Kendine yeten kentler, kendine yeten havzalar anlayışıyla gelecek gıda krizine karşı bölgelerimizi hazırlamalıyız” ifadelerini kullandı.
“Önce enerji verimliliğine akıl yormak zorundayız”
“Enerji, hayatımızda yer kapladığından daha az ihtiyaç duyduğumuz bir şeye dönüşebilir” diyen Başkan Tugay, alınabilecek pek çok önemle yüzde 50’ye varan enerji tüketimi azaltımlarının gerçekleşebileceğine işaret etti. Yenilenebilir enerji yatırımlarına ihtiyaç olduğunu dile getiren Başkan Tugay, “Ülkemizde ne yazık ki bu yatırımlar planlı ve doğru şekilde yapılmıyor. Tarım alanları, meraları, yeşil alanları bozan enerji yatırımları yapılıyor. Türkiye’nin genelinde aslında yenilenebilir enerji alanında doğru politikaların uygulanmadığını, teşviklerin biraz daha çok belli yatırımcıları destekleyecek şekilde yapıldığını söylemek durumundayım. Rüzgar enerjisi ve jeotermallerle ilgili çok ciddi potansiyelimiz var. Doğru yerde, doğru şekilde işletilirse Türkiye için önemli bir kaynak olduğunu düşünüyorum. Tamamını ithal ettiği doğalgazla elektrik üreten Türkiye’nin ağır fatura ödediğini söylemek isterim. Bundan kurtulmak için elimizin altında olan yenilenebilir enerji kaynaklarını doğru kullanmaya ihtiyacımız var. Bundan önce enerji verimliliğine akıl yormak zorundayız ve aslında çok daha kolay. Önce yönettiğimiz kurumlardan başlayarak sonra kamu kurumları ile devam ederek ve dış mekanları ile kişi, kurum, kuruluşları dahil ederek enerji tüketimini iyi noktaya getirebiliriz ve enerji ihtiyacımızı azaltabiliriz” diye konuştu.
“Bu dört başlık bizim Anayasamız”
Toksik kimyasal içerikli sanayi, kentsel ve evsel atıkların ve yanlış tarım tekniklerinin toprakları hızla bozduğunu belirten Başkan Tugay, şöyle devam etti: “Plastiği mikro plastiğe dönüşmüş, dolayısıyla suları ve denizleri kirleten ama havada ve toprakta da yoğun şekilde bulunan mikro plastiği görmek zorundayız. Çünkü parçalanınca görmüyoruz. Görmeyince yok zannediyoruz ama Prene Dağları’nda mikro plastik buldular. Vücudumuzda belli oranda mikro plastik ile yaşıyoruz. Plastik atıkları hızla kontrol altına almak zorundayız. Mümkün olan en az miktarda atığı üretmek ve ürettiğimiz atığı mutlaka kontrol altına almalıyız. Yanlış tarım tekniklerinin en önemli nedeni yanlış sulama, kullanılan ilaçlar. Doğru tarım teknikleri ile doğru ürünü seçerek hayvancılığı çevreye zarar vermeyecek şekilde yaparak, hayvansal ürün tüketiminde daha bilinçli davranarak tarım kökenli toprak bozulmasını durdurmaya ihtiyaç var. Su, gıda, enerji ve toprak bu dört başlık bizim Anayasamız.”
Başkan Aydın su krizine değindi
Bursa Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın da “Bursa sanayi kenti mi, turizm kenti mi yoksa kültür ve sanat kenti mi olmalıdır? Aslında bu sorulardan daha önce sormamız gereken sorular var. Bursa bir sağlıklı kent midir? Uludağ eteklerinde yer alan bu kadim şehir, ne yazık ki önemli bir kimlik arayışı içinde. Sadece sanayi, kültür ya da turizm odaklı bakmak yerine Bursa’nın sağlıklı bir şehir olup olmadığına dair soruları da geleceğimizi şekillendirme açısından önemli buluyoruz” ifadelerini kullandı. Bursa’da su krizine de değinen Başkan Aydın, Bursa’nın 45 günlük suyunun kaldığını ifade ederek müsilaj sorunu ve hava kirliliği sorunlarını aktardı Aydın, iklim krizi ile mücadelede yaptıkları çalışmalarla ilgili de bilgi verdi.
Bursa Osmangazi Gösteri Merkezi’nde yapılan panelin İklim ve Sağlık Ekseninde COP 29 başlıklı oturumun moderatörlüğünü İzmir Planlama Ajansı Başkanı ve Sağlıklı Kentler Birliği Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu yaptı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Pınar Okyay, Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağı Bölgesel Direktörü Kira Fortune ve Eskişehir Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Cengiz Türe sunum yaptı.
YORUMLAR