AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bugün Beştepe'de bakanlarla yaptığı toplantının ardından açıklama yaptı.
Fahiş fiyat artışlarıyla ilgili "istisnai durum" diyen Erdoğan çoğu ülkenin "ciddi mal ve ürün kıtlığı" ile karşı karşıya kaldığını, Türkiye'ninse bundan uzak olduğunu savundu. Erdoğan fiyat artışlarından etkilenen "çalışan ve üreticileri" koruyacak tedbirleri aldıklarını söylediği konuşmasında kamudaki toplu sözleşmelerde memur ve işçi maaşlarına "yüksek artış" yapıldığı iddiasını yineledi. Özel sektörden de beklentisinin bu olduğunu söyleyen Erdoğan "Yaşanan istisnai durumu yüksek kâr hırsıyla yaptıkları fahiş fiyat artışlarının bahanesi halinde getirerek milletimizin mağduriyetine yol açan fırsatçıları yakından takip ediyoruz" diye konuştu.
Erdoğan Suriye Azez'de TSK kontrolündeki bölgede 2 özel harekat polisinin yaşamını yitirdiği saldırıya ilişkinse "Artık tahammülümüz kalmamıştır. Ya oralarda etkin olan güçlerle ya da kendimiz bertaraf etmekte kararlıyız" ifadesini kullandı.
Erdoğan ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın adının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirileceğini açıkladı.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
- Suriye'den ülkemize yönelik terör saldırısıyla ilgili artık tahammülümüz kalmamıştır. Ya oralarda etkin olan güçlerle ya da kendimiz bertaraf etmekte kararlıyız. Polislerimize yönelik son saldırı ve tacizler artık bardağı taşırmıştır.
- Sağlık alanında Covid-19 salgınındaki gelişmeleri, hasta, vefat sayıları, aşıdaki son duruma kadar tüm boyutlarıyla ele aldık. Türkiye gerek sağlık altyapı gücü gerek üretim ve tedarik süreçlerini devam ettirmesiyle dünyada en iyi kriz yönetimi sergileyen ülkelerin başında geliyor.
- Ekonomide kontak kapatan ülkelerin sistemi yeniden işletmekte ne kadar zorlandıklarını görüyoruz. Biz üretim ve istihdamını kesintisiz şekilde sürdürürken maruz kaldığımız ithamları unutmadık. Gelişmiş ülkelerin çoğundaki sorunun mal veya ürün eksikliğinden ziyade yönetim zaafiyetinden kaynaklandığı görülüyor. Biz şehir hastanelerini inşa ederek sağlık krizine güçlü bir altyapıyla girerek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin getirdiği hızlı karar alma ve etkin uygulama sayesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
- Diğer ülkelerin sağlık sorunlarının yanında biz milletimizle tam bir dayanışma içinde yolumuza devam ettik. Üretim ve istihdamın yanısıra eğitimde de normalleşme adımlarını attık.
- Milli Eğitim Bakanlığı, mesleki teknik eğitim AR-GE merkezinde geliştirilen Covid-19 hızlı antijen test kiti üretim aşamasına geldik.-
- 750 engelli öğretmenimizin atamasının yapılacağını bu vesile ile duyurmak istiyorum.
- Sağlık tedbirlerine riayet etmeyi bir süre daha sürdürmek istiyoruz. Vatandaşlarımızı aşılarını bir an önce olmaya veya tamamlamaya davet ediyoruz.
- Üniversite öğrencilerimizden yüksek öğretim kurumlarındaki sosyal alanlarda ve toplu taşımada tedbirlere azami dikkat etmelerini diliyoruz. Dünya bu virüsten temizlenmeden iş bitti diyemeyiz.
- Dünyada enerji başta olmak üzere, emtia ve gıda fiyatlarında fahiş artışların yaşandığı dönemde çoğu ülke ciddi bir mal ve ürün kıtlığıyla karşı karşıyadır. Türkiye ise tedbirler ve güçlü altyapısı sayesinde bu sıkıntılara ya tamamen uzak ya da çok sınırlı olarak maruz kalmaktadır.
- Fiyat artışlarından dolayı sıkıntıya düşen çalışanlarımızı ve üreticilerimizi korumak için her türlü tedbiri alıyoruz. Kamu işçi ve memur sözleşmelerinde yaptığımız yüksek artışlar bu anlayışın bir yansımasıdır.
- Özel sektörümüzün de kendi çalışanlarını aynı şekilde koruyacak, kollayacak bir anlayışı ortaya koyacağına inanıyorum.
- Yaşanan istisnai durumu yüksek kâr hırsıyla yaptıkları fahiş fiyat artışlarının bahanesi halinde getirerek milletimizin mağduriyetine yol açan fırsatçıları yakından takip ediyoruz.
- Ekonomide büyümeden ihracata, istihdamda cari fazlaya kadar aldığımız her yeni güzel haber geleceğimize daha umutla bakmamızı sağlıyor. Ağustos ayı işsizlik rakamlarının işgücüne katılım oranı sürekli arttığı halde yatay bir seyir izlediği müşahade ediliyor. Ülkemizi yatırım, üretim, ihracat, istihdam temelleri üzerinde, cari dengemizi fazla yönünde sürekli geliştirerek büyütmeyi sürdüreceğiz. Bundan sonra Türkiye ekonomik olarak her geçen gün çok daha güçlenecektir.
- Salgın dünyadaki adaletsizlikleri, haksızlıkları, bencillikleri ve bunları örtmek için yapılan güç gösterilenin gölgesindeki zayıf siyasal sosyal yapıları gün yüzüne çıkarmıştır. Bu onurlu ve ilkeli tavrın bir bedeli var. Milletimizle birlikte gerekirse bu bedeli ödemekten kaçmadık, kaçmayız. Türkiye'deki 3,6 milyon Suriyeliyi ve toplamda 5 milyonu bulan yabancı uyruklu sığınmacı varlığını yük olarak görenler meseleye bir de bu açıdan bakmalıdır. Bin yıldır vatanımız olarak bu coğrafyadaki varlığımız devam ettikçe kimi çevrelerin bize olan husumetlerinin bitmeyeceği açıktır. Her kökenden, her renkten, her meşrepten yüz milyonlarca insanın duası arkamızda olduğu müddetçe Allah'ın izniyle kimse bu vatanı elimizden alamaz.
- 2023 projelerimizin eksiklerini tamamlarken, gençlerimize emanet edeceğimiz 2053 vizyonumuz için somut hedeflerimizi oluşturmaya başladık. Bunlardan ilki yeşil kalkınma devrimidir.
- Türkiye olarak Paris İklim Anlaşması'nı meclisimizin onayı ile birlikte yürürlüğe koyduk. Önümüzdeki haftalar İtalya ve İskoçya'da yapılacak zirvede ülkemizin yaklaşımlarını tüm taraflarla paylaşacağız. Yeşil Kalkınma Devrimi'ni krizin çözümünde öncü ve etkin bir rol üstlenmekte kararlıyız.
- Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın ismini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştiriyoruz. Bu bakanlığımıza bağlı olarak İklim Değişikliği Başkanlığı kuruyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığımıza bağlı olan Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünü Çevre, Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı'na bağlıyoruz.
- İçişleri Bakanlığımıza bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Göç İdaresi Başkanlığı haline dönüştürüyoruz. Böylece ülkemizin göç konusunda kapsamlı, etkin, hızlı hareket edebilmesi sağlayacak kurumsal kapasiteyi ulaşmayı hedefliyoruz.
- Türkiye'nin sanayi devrimini kaçırmasının, bilgi ve teknoloji devriminin arkasında kalmasının sebebi Türkiye çeşitli dönemlerde farklı siyasi, ekonomik araçlar kullanarak bu süreçlerin dışına itilmiştir. Tek parti faşizmi, darbeler ve vesayet, terör bu araçlardan biridir. 1960 darbesinden beri bu gerçeği sayısız örneği ile görmek mümkündür. Büyük demokrasi ve kalkınma devriminin etkisini azaltmak, takvimleri geriye sarmak için bu oyunlar oynanmaya devam edilmiştir.
- Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizin geri kalmışlığını ortadan kaldıracak yatırımları yaptığımız bir dönemde Gezi ve çukur eylemlerini hortlattılar.
- Terör hadiselerin yaşandığı şehirlerimizi hızla kalkındırdık. Kadın, genç, çocuk, işçi, işveren, esnafıyla her kesimden insanımızın sorunlarını çözecek, talep ve beklentilerine cevap verecek imkanlar sağladık.
- Askeri gücümüzü, savunma sanayimizi geliştirerek sınırlarımızı korumak ve sınır ötesi harekatları yapmak için ihtiyaç duyduğumuz mühimmat temininde dışa bağımlılıktan kurtardık.
- Türkiye'yi istisnasız her köşesinde milletimizin istisnasız her ferdinin aynı demokratik ve ekonomik olarak müreffeh bir hale getirdik. Düne kadar teröristlerin kol gezdiği yaylalarda artık bal veren arı, otlayan hayvanların, piknik yapan vatandaşlarımızın, güzellikleri keşfeden turistlerin sesleri yankılanıyor. Turistlerin huzur kaçırdığı ovalarda üretim, tarım yapılıyor.
- Artık hiç kimsenin bu ülkede milletimizin bir kesimin dertleri ve beklentileri üzerinden ayrımcılık siyaseti yapmasına izin vermeyeceğiz.
- Terörün en büyük finans kaynağı olan uyuşturucu ile mücadeleyi tarihimizin en ileri seviyesine getirdik. Avrupa'daki gelişmiş laboratuvarlarda üretilen sentetik uyuşturucuların Ortadoğu bölgesine naklinin lojistiğini PKK mensupları yürütmektedir. Sınırlarımızı sıkı sıkıya kontrol altına alarak uyuşturucu suçlarına cezalarını arttırarak bu trafiğe çok ciddi darbeler vurduk.
- Son dönemde göç yönetiminde yeni strateji ve uygulamaları devreye alıyoruz.
- Sınırlarımız içinde yakaladığımız düzensiz göçmen 1 milyon 300 bini geçti. Bu göçmenlerin tamamına yakının hedefinin Türkiye'de kalmak değil Avrupa'ya oradan da başka yerlere geçmek olduğunun altını çizmemiz gerekir.
- Bu yükü tek başına üstlenmemiz mümkün değildir. Avrupa başta olmak üzere göçmenlerin hedefi ülkelerden daha gerçekçi sorumluluk üstlenmelerini bekliyoruz. Biz bir kısmının güvenli geri dönmelerini sağlamak bir kısmını ülkemize entegre etmekle çözeriz. Bu çerçevede uyum stratejilerimizi belirledik ve gereken adımları atmaya başladık. Göçe kaynaklık ülkelerden göçün hedefi olan ülkeleri olduğu kadar tüm tarafları kucaklayan
YORUMLAR