Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal D- CNN Türk ortak yayınında konuştu.
Erdoğan'ın konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:
"Öncelikle deprem bölgesindeki vatandaşlarımızı sağlam konutlara yerleştirmemiz gerekiyor. Dikey mimariye hep karşı çıktım. Yatay mimariyi savundum. Artık vatandaşlarımız da bizim bu tezimizi savunur duruma geldi. Yapımına başladığımız konut sayısı 100 bine ulaştı. 350 bin konutu 1 yıl içinde tamamlayacağız.
Deprem bölgesinde evi yıkılan vatandaşlarım bize güvensinler. Her birini en kısa zamanda sağlam, dayanıklı konutlara yerleştireceğiz. İlk toplantımızı İstanbul'da hocalarımızla 120 kişiyle yaptık. İkinci ve üçüncüyü de Çevre-Şehircilik Bakanım yaptı. Bunu devam ettireceğiz.
İstanbul'da toplam 220 bin bina ve yaklaşık 1,5 milyon bağımsız bölüm risk altında. Bunlardan 300 bininin acil dönüşmesi gerekiyor.
Bütün afetlerle mücadelede kendimizi ispat etmiş bir iktidarız. Deprem bölgesinde de evi yıkılan vatandaşlarım bize inansınlar. Her birini en kısa zamanda sağlam konutlara yerleştireceğiz.
Tabii ki İstanbul burada ayrı bir önem taşıyor. İstanbul’un 39 ilçesinde risk haritası çıkardık. Gördük ki İstanbul’da 220 bin bina, yaklaşık 1.5 milyon bağımsız yapı risk altında.
Şimdi tabii rezerv şehir derken tabii siz Kanal İstanbul’un sağını solunu kast ediyorsunuz. Kanal İstanbul’la birlikte oralarda yoğun inşaat başlayacak. Aynı şekilde İmar affı diyorsunuz. Bu konuyla ilgili parlamentoyla ilgili, Anayasa'nın aklımda kaldığı kadarıyla 50. maddesi olsa gerek, bunların içerisinde katalog suçlar var. O da yerini alacak. Biz onunla daha da köşeye sıkıştıracağız. Bu için affı maffı olmaz.
Belediye başkanlığım döneminde İstanbul’a vize önermiştim. Çok tartışıldı. Bunlar dünyayı tanımıyorlar. Londra’da uygulanıyor. Londra merkeze giremezsiniz, belli ücrete tabii. İstanbul ben belediye başkanıyken 8 milyondu. Şimdi 16 milyon oldu.
O gün beni eleştirenler şehircilik nedir, haberleri yoktu. Eğer o zaman dediğimize saygı duyulsaydı, çok daha güçlü planlama yapacaktık. Ve o planlama çerçevesinde İstanbul’a gelenler iş buldun mu, akraban var mı, diye sorularak alınacaktı. Vize olacağı için herkes giremeyecekti. Dolayısıyla İstanbul’un nüfusu bu rakamlara ulaştı ve kaçak yapılaşma kenti tehdit ediyor.
Siz orada zemin etüdü yapar, sağlam zeminde kentsel dönüşüm yaparsınız. Orada nüfus seyreltilecek.
Biz bir davaysak, bugün burada yarın başka yerde bunu devam ettireceğiz. Bütün bunları yaparken her seçim bölgesine, her adaya ilişkin kapsamlı çalışmalarımız oldu. Bütün demografik yapıyı masaya yatırmak suretiyle çalışmamızı yaptık. Bütün bunlara rağmen bazı hatalarımız bazı illerimizde olmadı değil. Cumaya kadar süremiz var.
Bu ülkeye o karanlık koalisyon dönemlerini, kirli bakanlık modellerini, Güneş Motel sendromlarını yaşatmak istemiyoruz. Bunlar Güneş Motel yerine Ahlatlıbel'de yeni yerler ihdas ettiler. Oralarda pazarlık yaptılar. İsraf diyorlar, asla! Bizim kitabımızda israf yok. Tam anlamıyla finansın en ideal şekilde yönetilmesinin örneklerini biz verdik. Eğer bunun başarılı şeklinde örneklerini veremeseydik, deprem felaketinin altından kalkamazdık. Finans yönetimini başarıyla yürüttüğümüz için kalkıyoruz. Birilerinin öyle veya böyle konuşması değil. Atılan adımlara bakalım. Göreve geldiğimizde 23,5 milyar dolar IMF'ye borcumuz vardı. IMF temsilcileriyle otellerde konuşan CHP'nin yöneticileriydi. Biz 23,5 milyar dolar devraldığımız IMF'Yİ 2013 yılında sıfırladık ve IMF'yi gönderdik. Şu anda o masanın etrafında olanlardan bir tanesi de, mâlum her yıl Davos'ta bir araya gelir. O zaman benim yanımda Davos'a gelmişti. IMF'nin başındaki zatla görüşme yaptık, 'memurlarınız siyaseten akıl vermeye değil, gelir bütçe tahlillerini yapar alacağı parayı, taksidini alır gider, ama bize yön veremez, Türkiye'yi yöneten benim siz değilsiniz' dedim. 2013 bunlarla işi bitirdik. Ondan sonra CHP meydanlarda IMF ile ilişkiler tekrar kurulmalı diye propaganda yaptı. Biz kurduk mu, kurmadık. Çünkü IMF'ye uçkuru kaptırırsanız yandı gülüm keten helva.
Şu anda Merkez Bankamız hamdolsun muhtaç değil, finansı yönetebilir durumda. Bundan sonraki süreçte çok daha güçlü şekilde yolumuza devam edeceğiz. İsrafın değil verim ekonomisinin hayatta olduğu kabinenin, yönetimin icraatıdır. Bizim tezimiz de verim ekonomisi. Her bakan şu anda çok çok verimli çalışmaların içerisinde. Ticaret Bakanlığı'nda ihracatı aldığımızda, ihracatta hamdolsun patlamamız var. Şu anda 240 milyar doların üzerine çıktık. Daha da tırmanıyor. Bütün bu zor şartlara rağmen. Kamu mali disiplininden taviz vermedik.
Meydanların dilini herhalde mevcutların içinde herhalde bu fakir anlar. Açılışlar bizim doğal mitinglerimizdir. Meydanların dili bize yürüyün diyor, yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan diyor.
Her aileden en az 1 kişiye iş imkanı sunacağız. En az 3 çocuk diyorum. Onların eğitimden istihdam, evliliğinden çocuk bakıma kadar her alanda ailelere maddi katkı vereceğiz. Ev hanımlarına yönelik aynı şekilde planlarımız var. Bunlarda da ev hanımlarının sigortalılığı konusunda atacağımız adımlar olacak. Ev hanımlarının emeklilik primlerinin bir kısmını devlet olarak biz ödeyeceğiz.
Aile bizim kutsalımız. Bu kurumun korunması önceliğimiz. Anayasal değişiklik yapacak kadar konuya sahip çıkıyoruz. Aile yapımızı, kadınları, çocukları korumak için her türlü mücadeleyi sonuna kadar vereceğiz. Kazanımlardan geri gitmek mümkün değil. Bizim mücadelemiz kazanımlardan geri düşürecek sapkın akımlardır. Yani LGBT gibi sapkın akımların ülkemizde varlık göstermesine, milletimize dayatılmasına izin vermeyeceğiz.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemimizin başarısını son 5 yılda güçlenen siyasal ve ekonomik istikrarda gördük. Afetlerde müdahalede, terörde birçok adımları yeni sistemle atabildik. Sistem değişime, dönüşüme, restore etmeye açık. İlk dönemdeki tecrübelerimizin ışığında sistemi daha ileri taşıyacak adımları atmakta tereddüt etmeyeceğiz. Gelişmelere göre elden geçirmeye, nerede eksiğimiz olsun, bunları giderme bizim yapıcı üslubumuz. Emniyet, sağlık, adalet, eğitim, dış politikada ne gibi eksiklikler var, hepsini gözden geçireceğiz. Bunların hiçbirisi hükümet sistemimizle ilgili değil. Bunlar demokratik reform önerilerimiz. Biz toplumun, STK'larla görüşerek bu alanda söz sahibi olan akademisyenlerimizle görüşerek adımları atma fırsatını bulacağız."
YORUMLAR