Anestezi Reaminasyon Uzmanı ve Fonksiyonel Tıp Hekimi Dr. Yaşa Erim Gedik, ağrı kesici tedavilerin tek başına çözüm olmadığını belirterek, ağrıların temeline inilmesi ve hastaya bütüncül olarak yaklaşılması gerektiğini söyledi. Dr. Gedik; sağlıksız beslenme, strese yol açan duygu durum bozuklukları ile doğru saatlerde yeterince uyumamanın insanın hücre yapısını yıllar içinde bozarak, ağrı veya hastalıklara sebep olduğunu dile getirdi.
Genetik etkisi olan kanser gibi hastalıkların bile aynı sebeplerden ortaya çıktığını ifade eden Yaşa Erim Gedik, Tıpta bir kural vardır: “genetik şarjörü doldurur, hastalıkları biz tetikleriz.” Varsayalım iki kardeşte doğuştan kanser geni bulunuyor. Biri sağlıklı besleniyor, sigara ve alkol kullanmıyor, hareketli ve stressiz bir yaşam sürüyor. Diğerinin ise zararlı alışkanlıkları, uyku sorunları var ve stresli bir yaşamı var. Birinci kardeş vücudundaki kanser geni hiç harekete geçmeden uzun ve sağlıklı bir hayat sürerken, ikinci kardeş sağlıksız yaşam koşullarının tetiklemesiyle kansere yakalanabilir” diye konuştu.
Dr. Yaşa Erim Gedik, hastalıklara yakalanmamak ve koronavirüs gibi hastalıklara karşı vücudumuzu güçlü tutmak için dikkat etmemiz gereken unsurlarla ilgili şu bilgileri verdi:
Sağlıklı ve Doğal Beslenmek
Biz hastalarımıza mümkün olduğunca doğal beslenmelerini tavsiye ediyoruz. Hazır gıdalardan, dondurulmuş ürünlerden, raf ömrü uzun ürünlerden, beyaz ekmekten uzak durun. Yoğurdunuzu kendiniz yapın, sebzeleri mevsiminde tüketin.
Son 50 yılda bir yandan genetiği değiştirilmiş organizmalar, GDO’lu ürünler ortaya çıktı.
Diğer yandan Kars'ta yapılan peyniri İzmir'de satabilmek için ve raf ömrünü uzatabilmek için içine bir sürü kimyasal koydular. Tarlada böcek öldürücü zirai ilaçlar kullanıldığı yetmezmiş gibi, besinlerin raf ömrünü uzatmak amacıyla içine koruyucu kimyasallar konuluyor. Artık sağlkığa zararlı, ne olduğunu bilmediğimiz besinler yemeye başladık. Şeker şeker değil, domates domates değil. Örneğin; ekmeği parlatmak ve beyaz göstermek için fırıncının hamura koyduğu Brom bir ağır metal ve vücudumuza inanılmaz zarar veriyor.
Bizler hücrelerden meydana gelmiş canlılarız ve besin maddelerine konulan binlerce katkı maddeleri hücrelerimizin fonksiyonlarını bozuyor. Aniden ortaya çıkan ağrı ve hastalıklar aslında hücrelerimizdeki bozulmanın dışavurumu.
Stresle Başa Çıkmayı Öğrenmek
Hücrelerimizi etkileyen bir başka unsur; mental durumumuz, yani stresle baş edebilme gücümüz. Duygularımız sağlığımızı olumlu ya da olumsuz etkiliyor. Hayata bakışımız, düşünce tarzımız çok önemli. Mental sorunlar yaşadığımızda, içinde yaşadığımız stres ve yorgunlukla başa çıkamadığımız zaman, eş zamanlı olarak vücudumuzda da problemler ortaya çıkıyor.
Uzun süren bir stres vücudun üzerinde bir yük. Kimi eşiyle, çocuğuyla problem yaşıyor, kiminin borcu var, kimi işyerinde mutsuz. Sorunlar, yaşadığımız stres küçük küçük nakış gibi işlenerek vücuda zarar veriyor. Beslenme bozukluğu ve diğer sorunlar da eklenince bir gün ortaya sağlık problemleri çıkıyor.
Hepimiz hayatımızda stresler yaşıyoruz, ama hepimiz stresten eşit şekilde etkilenmiyoruz. Önemli olan stresle baş edebilmek. Bunun için hareketli bir yaşam sürmemiz, stresimizi atacağımız aktiviteler yapmamız gerekiyor.
Erken Yatıp Erken Kalkmak
İnsan var olduğu günden beri, vücut biyoritmi; akşam 10'da yatıp sabah 6'da 7'de kalkmaya programlı. Fakat maalesef günümüzde televizyon, internet, sosyal medya gibi etkenler uykuyu geciktirici rol oynuyor. Gece 12’de 1’de yatıp sabah 8-9’da kalktığınızda uykunuzu aldığınızı düşünebilirsiniz. Fakat 8 saat uyumanız yeterli değil, hangi saatler arasında uyuduğunuz da önemli. Vücudumuzun bir biyoritmi var. Gecenin belli saatlerinde beyniniz, karaciğeriniz, böbreğiniz, pankreasınızdan salınan hormonlar var. Biz gece 2’de 3’de yattığımızda vücudumuz bu hormonların salınımını ertelemiyor.
Stres hormonları dediğimiz hormonlar gece boyunca salgılanır. Saat 2'de yavaş yavaş kana verilmeye başlanır, 4’de salgı artar, saat 6-7 gibi de kandaki en yüksek seviyesine çıkınca gözümüzü açarız. Normal olan budur. Biz saat 3'te yatarsak; salınması gereken şey salınamaz, kana verilemez, eksik olur. Vücut biyoritmimiz bozulur.
Uyku en önemli detoks ve antioksidandır. Bu nedenle sağlığımız için erken yatıp erken kalkmaya gayret etmeliyiz.
Hastanın Günlük Yaşamı Düzenlenmeli
Yıllar içinde, ağrıların büyük bir bölümünün düşme, çarpma gibi bir travmadan kaynaklanmadığını, genellikle aniden ortaya çıktığını gördüm. Bunu fark ettiğimden beri hastalara bütüncül tıp bakış açısı ile yaklaşıyorum. Birçok meslektaşım da benim gibi düşünüyor. Çünkü sadece ağrıyı kesmeye yönelik tedavi tek başına bir işe yaramıyor. Biz kliniğimizde hastalarımızı bütüncül tıp anlayışı ile tedavi ediyoruz.
Kliniğimizde hastalarımıza beslenme programı düzenleyen bir diyetisyenimiz, ruhsal sorunlarıyla ilgilenen bir psikoloğumuz, fizik tedavi uygulamaları için bir fizyoterapistimiz, bir biyoenerji uzmanımız ve bir sağlık koçumuz görev yapıyor. Hastamızın beslenmesi ve mental durumunu düzene koyduktan sonra ağrı tedavilerini uyguluyoruz. Sağlık koçumuz da tedavi süresince hastamızla iletişimde olup tedavisini takip ediyor.
Koronavirüs Hastalarına Öneriler
Doktorunuzun önerdiği D vitamini ve B vitamini kompleksi, magnezyum ve çinko takviyelerini kullanın. Bir klinikte yüksek dozda c vitamini alabilirsiniz. Eğer bu mümkün değilse evde doktorunuzun tavsiye edeceği c vitaminini kullanın. Mandalina, portakal, maydanoz, ekşikulak gibi besinlerle doğal yoldan da c vitamini alabilirsiniz.
Kekik suyu, kekik, nane ve okaliptüs yağlarından fayda görebilirsiniz. Baklagiller, brokoli ve bol yeşillik tüketin. Eğer ağrılarınız varsa; Ihlamur, oğul otu ve meyan kökünün ciddi ağrı kesici etkisi vardır. Kaynatmadan, 5 dakika demleyerek bunların çayını içebilirsiniz.
Eğer stresten uzak bir hayat sürüyor, sağlıklı besleniyor, uyku düzeninize dikkat ediyor ve hareketli bir yaşam sürüyorsanız vücudunuz sağlıklı demektir. Koronavürüsü daha hafif atlatırsınız.
YORUMLAR