19 Mart Çarşamba günü İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından Türk Lirası’nda yaşanan sert değer kaybı piyasalarda büyük hareketliliğe neden oldu.
Doların 41 TL, euronun ise 45 TL seviyesini görmesiyle Türk Lirası tarihi bir kırılma noktasına geldi. Ayrıca, gram altın da 4 bin TL seviyelerine tırmandı. Bu gelişmelerle birlikte, Merkez Bankası piyasalara müdahale etme kararı aldı.
Merkez Bankası, piyasalardaki dalgalanmayı önlemek ve TL’nin değer kaybını engellemek amacıyla gecelik faiz oranları ve tahvil faizlerini hızlı bir şekilde artırdı.
Bankalararası piyasada gecelik faiz oranı, Merkez Bankası'nın TL’deki sert değer kaybı sonrası uygulamaya aldığı tedbirlerle hafta başına göre 370 baz puan artarak faiz koridorunun güncellenen üst bandına yaklaştı. TLREF, hafta başındaki yüzde 42,03 seviyesinden yüzde 45,72'ye çıkarak faizlerdeki düşüş eğiliminin tersine dönmesine neden oldu.
2018'DEN SONRA İLK ARA TOPLANTI
Merkez Bankası, en son 2018 yılında ara toplantı yaparak faiz artışı gerçekleştirmişti. Bu kez ise politikalarındaki sıkılaştırma adımını, ara toplantı ile uygulamaya koyarak fonlamaya ara verdi.
Çarşamba günü Merkez Bankası, döviz satışını artırarak 11,2 milyar dolar değerinde döviz sattı. Satışlar takip eden günlerde de devam etti. Ayrıca, TL uzlaşmalı vadeli döviz satım işlemleri ve 56 gün vadeli depo ihalesi gibi likidite artırıcı adımlar da devreye alındı.
TAHVİL FAİZLERİNDE SERT ARTIŞ
Yerli ve yabancı yatırımcıların TL tahvillerinden satış yapması sonucu, tahvil faizlerinde de sert bir yükseliş görüldü. 10 yıllık tahvil faizi, Çarşamba gününden itibaren 500 baz puan artarak yüzde 28’den yüzde 33,3’e yükseldi.
Ayrıca, 2 yıllık tahvil faizi de 700 baz puanlık bir artışla yüzde 37’den yüzde 44,60’a tırmandı. Bu artış, 10 yıllık tahvillerde Şubat 2023’te görülen yüzde 7'lik seviyeye kıyasla büyük bir fark oluşturdu. 5 yıllık tahvil faizi de yüzde 32'den yüzde 39,19’a sıçradı, bu da tahvil piyasasında bir rekor oldu.
HAZİNE'NİN BORÇLANMA MALİYETLERİ YÜKSELİYOR
Tahvil faizlerindeki yükseliş, Hazine'nin borçlanma maliyetlerini de artırma potansiyeline sahip. 5 yıllık tahvil faizinin tarihi bir zirveye ulaşması, borçlanma maliyetlerinin artabileceğini gösteriyor. Eğer faiz oranlarındaki bu yükseliş hızla geri çekilmezse, Hazine’nin borçlanma maliyetleri ciddi şekilde artacak ve bu durum, Türkiye'nin kamu finansmanı üzerinde uzun vadeli baskılara yol açabilir.
YORUMLAR