Açıklamada 8 Mart’ın anlamının, kadını eve erken yaşta kapatıp dünyadan bihaber yaşatıldığı gün yerine, tüm haklarının kavranması, istenmesi uğruna her tür mücadeleyi verebilmesi için istisnasız tüm kadınların eğitimden yararlandığı, eğitimin amacına ulaşması demek olduğu vurgulanarak, eğitimle kadınların, istihdamda daha etkin olduğu, sadece anne ve eş olarak değil, erkeklerle eşit koşullarda olması gerektiğinin bilincine ulaşabileceği söylendi.
Basın açıklamasında konuşan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan ise İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi’nde 400’e yakın gönüllü avukatın görev aldığını ve İzmir Adliyesi içerisinde bulunan merkezde şiddet mağduru kadınlara hukuki destek verdiklerini ifade ederek, Kadın Hakları Merkezi’ne 3745 başvuru yapıldığını, her başvuru için birden fazla hukuki girişimde bulunulduğu düşünüldüğünde bu rakamın on binleri bulduğunu söyledi. Kadın Hakları Merkezi’nde gönüllü olarak çalışan avukatların aldıkları eğitimlerle sürekli kendilerini geliştirdiklerini, ulusal ve uluslar arası gelişmeleri yakından takip ettiklerini söyleyen Av. Aydın Özcan, bu konuda gelen talepler doğrultusunda farklı barolarda eğitimler düzenlediklerini sözlerine ekledi.
Baroların ve sivil toplum örgütlerinin verdikleri tüm bu mücadeleye rağmen kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin her geçen gün arttığını söyleyen Aydın Özcan, Ocak ayında yirmiyi aşkın, Şubat ayında ise 47 kadının öldürüldüğünü söyledi. “Bu toplumsal bir yaradır” diyen Av. Aydın Özcan, başta TBMM’ndeki siyasi partiler olmak üzere, barolar ve sivil toplum örgütlerinin bu toplumsal yaraya parmak basmaları gerektiğini ifade etti. Kadına yönelik şiddetle mücadelenin yolunun en başta eğitimden geçtiğini dile getiren Aydın Özcan, cinsel istismarla ilgili getirilmek istenen 12 yaş sınırına da değinerek, “altı bakanlık bir araya geliyor, 12 yaş sınırını getiriyorlar. Bunun neresi mücadele? Bu adeta suça teşvik” dedi. 12 yaş sınırı getirilmesinin 13 yaşında, 14 yaşında çocukların evlenmesinin yolunu açacağını söyleyen Av. Aydın Özcan, İzmir Barosu olarak bu konuda girişimde bulunacaklarını sözlerine ekledi.
Okunan Basın açıklamasının tamamı şöyle:
BASINA VE KAMUOYUNA
Dünya Kadınlar Günü de dense, Dünya Emekçi Kadınlar Günü de dense kadın her yerde emekçidir, kadın her yerde kadındır. Tüm kadınların birlikte anılacağı bir gündür 8 Mart.
Belli bir günde olması, kadın sözcüğü ile tamlanması değildir bu günü önemli kılan. İnsan hakları temelinde tüm kadın hakları ile birlikteliğidir. İç içeliğidir ve ayrılmazlığıdır.
Takvimin bir günüdür 8 Mart. Uzun yıllar süren çabaların sonunda belirlenmiş olsa da bir gün adı. Önemli bir gün adıdır.
İşte bu günde, sadece bu günde kadınları anmak, gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda sürekli bu günü vurgulamak değildir bu günü önemli kılacak olan.
Bu gün, kadınların yıllarca önce başlattıkları ve yıllarca süren ‘’eşit işe eşit ücret’’ “iyi çalışma koşulları” ‘’çalışma saatlerinde yaşama uygun düzenleme ‘’ “süt izninin verilmesi” gibi taleplerinin, her şeyden önce eşitlik halinin uygulandığının görüldüğünde değerlidir, önemlidir,
Kadınlar sadece bu günde emekçi değildir, her günde emekçidir .
Sadece bu günde eşittir ya da eşit olmalıdır söylemlerinin dışında kalmalı, gerçekten tüm uygulamalarla eşitliğin tam ortasında olmalıdır kadın.
Kadın, kayıt dışı çalışmak yerine sosyal güvencesinin gücü ile çalıştığında,
Hem kamuda hem de özel sektörde karşılaştığı engeller ortadan kaldırılarak yönetici olabilmesi sağlandığında,
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk imzacısı olduğu ‘’ Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Sözleşme, yani İstanbul Sözleşmesi lafzıyla ve ruhuyla uygulamaya geçtiğinde, önemini ve değerini anlayacaktır kadın.
İşte 8 Mart kutlamasını yapabilecektir tüm umutlarıyla, sevinçleriyle.
Yoksa ; 8 Mart, küçük yaştaki kadının imamın da kıyabileceği nikahla genişletilen uygulama ile evlendirilip, omuzlarına kaldıramayacağı ağırlıktaki yükle yaşarken kutlayacağı gün değildir.
Kadınların Medeni Kanunla elde ettiği bir çok hakkının ortadan kaldırılmasına yol açabilecek nitelikte bir gelişmedir müftü nikahı. Değişen Nüfus Kanununda müftüye verilen bu yetki, görevlendireceği kişilerle, imamlar tarafından da kullanılır haldedir.
Bu nikahla kadın çocuk yaşta eştir, çocuk yaşta annedir. Çocuk yaştan itibaren de eğitimsiz…
8 Mart, kadını eve erken yaşta kapatıp dünyadan bi haber yaşatıldığı gün yerine, tüm haklarının kavranması, istenmesi uğruna her tür mücadeleyi verebilmesi için istisnasız tüm kadınların eğitimden yararlandığı, eğitimin amacına ulaşıldığı gündür.
Bu eğitimlerdir ki; kadınların, istihdamda daha etkin olduğu, sadece anne ve eş olarak değil, erkeklerle eşit koşullarda olması gerektiğinin bilincine ulaşmasıdır.
Kadınların bu bilince ulaşabilmesi için eğitim zorunludur. Ancak eğitimden daha zorunlu olan, kadının yaşamasıdır. Her gün bir yenisini duyduğumuz erkek şiddeti ile katledilmiş bir kadın haberinin olmadığı gündür ancak 8 Mart.
Kadın yaşarsa güzeldir dünya. Kadın yaşarsa insanlık vardır. Kadın yaşarsa umut vardır. Kadın, içinde barındırır sevgiyi, umudu, barışı, emeği.
Ne kadar da zor olsa, ne kadar da imkânsıza yakın görünse de asla umut yok olmaz, olmamalıdır.
Bir ana olan kadının, çocuğunun cinsel istismara uğradığını görmediği yaşamadığı bir gündür 8 Mart.
Hele de hızla artan 3-4 yaşına kadar çocuğa uygulanabilir hale gelmiş, cinsel istismar vahşetinin yok edilmesi çalışmalarına geç de olsa başlanmış olduğu günlerde, bu çalışmalara ‘’ zina’’ hadım’’ ‘’idam kavramları ile toplumu tatmine yönelik çabalar yerine köklü çözümlerle, güçsüzlerin korunabileceğine inandığı gündür kadının.
Ve 8 Mart Kadın emeğinin, kadının sömürüsüz bir dünyada varoluşu gerçekleştiğinde önemlidir.
İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi olarak diyoruz ki ;
Kadınların ‘’ insanca yaşamasını sağlamak adına yine tüm gücümüzle yılmadan çalışacağız.
Ve yine diyoruz ki ; ‘’Bir ülkenin yarısı ayaklarından toprağa zincirlendikçe, geri kalanl yükselemez! ‘’
Saygılarımızla.
YORUMLAR