31 Mart 2024 yerel seçimlerinde Bursa, Manisa, Balıkesir, Uşak, Afyon gibi illerdeki sonuçların kendisini de şaşırttığını ifade eden gazeteci Serdar Öztürk, “Adıyaman, Giresun, Amasya gibi yerlerde alınan sonuçlar beni şaşırttı. Herkes kazandığı yerde nereden baksanız 10 puan fark var. Manisa’da Özgür Özel için büyük bir kazanım. Manisa’nın neredeyse tamamını kazanmış durumda. Bir ilçede Yeniden Refah var sanırım. Yüzde 90 CHP’nin adayları seçilmiş. Bu Özgür Özel için artı puan” diye konuştu.
Doğu Perinçek’in “Muhtarlıklar kazandık” sözünü de eleştiren Serdar Öztürk, “3-4 muhtarlık önemli bir adımdı. Bu kazanımdan dolayı kutlamak gerekiyor. Ama seçimin kazananın sadece o değil. YRP ciddi bir oy aldı bana göre. DEM beklediğimden daha aşağıda kaldı” dedi.
Yeniden Refah Partisi’nin almak istediği belediyelerin tamamını aldığını söyleyen Ahmet Nesin, “DEM için aynı şeyi söyleyemeyiz. Milletvekili seçimi olsaydı Yeniden Refah Partisi üçüncü parti falan olamazdı” dedi.
Nesin’e cevap veren Öztürk, “Öyle görünüyor ama İstanbul, İzmir hatta Ankara’da CHP’nin kazanmasında DEM’in seçmeninin desteğinin önemli olduğunu düşünüyorum. En çok İstanbul’da destek olmuş. Kendi kazandıkları belediyeler için sorun yaşamak en büyük soru işareti. Erdoğan’ın önümüzdeki haftadan itibaren ne yapacağını çok kestirmek mümkün değil. Burada önemli olan Devlet Bahçeli’nin açıklaması. Tam destek veriyor. Meral Akşener’in açıklamasından sonra önümüzdeki dönem siyasetin nereye doğru gideceğine belirleyici olacak. Çünkü Akşener gerçekten Erdoğan’a ciddi mesajlar verdi. Seçim döneminde Erdoğan’a söylediği sözleri hatırlattı. ‘Umarım artık tüm Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olması gerektiğini görmüştür’ dedi. Yani bu Meral Akşener’in konuşmasından ne anlam çıkar diye düşünürken Akşener partisini bir olağanüstü kurultaya götürüyor ama kendisi aday. Ama değilim demedi. Ben aday olmayacağım, bundan sonra parti kendi yolunu kendi bulsun demedi. Tam tersine adaylık konusunda bence işaret de verdi. İYİ Parti’nin Meral Akşener ile bundan sonra olağanüstü kurultay yapsa bile nasıl gideceğine, nasıl politika oluşturacağına çok kafamda bir görüş oluşmadı. İYİ Parti’nin bu sıkışıklığı aşması için Meral Akşener’in bu işi devretmesi gerektiğini düşünüyorum. Tıpkı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaşadıklarını yaşamaz umarım diye düşünüyorum. Ama İYİ Parti’nin bundan sonraki açılımlarının Erdoğan’a yanaşmak olduğunu düşünüyorum. O yüzden milletvekillerinin sandalye dağılımına baktım. İYİ Parti’nin 38, MHP’nin de 49 vekili var. MHP’yi koalisyondan çıkardığınız zaman İYİ Parti büyük oranda bu ortaklığı sürdürebilir. Belki Erdoğan’ın bundan sonraki planı budur ama şu an önünde birkaç seçenek var. Bu seçeneklerden birisi mutlaka ve mutlaka MHP’den kurtulması” dedi.
“İYİ Parti’nin tutumunu önümüzdeki günlerde göreceğiz”
Bunun üzerine gazeteci Ahmet Nesin, böyle bir durumda İYİ Parti’den istifa edenlerin olup olmayacağını sordu. Öztürk ise “İYİ Parti’nin bundan sonra en azından grubunu korumaya çalışacağını düşünüyorum. Çünkü elinden o da giderse elinde hiçbir şey kalmıyor. Aldığı oy oranına bakarsanız bir belediyeyi kazanmış. Aldığı oy oranı da gerçekten çok kötü. Bundan sonra elinde sadece TBMM’deki 38 vekil var. Bu vekille masa nasıl oturur hangi masaya oturur son yaptığı çıkışla, ipleri koparıyorum tek başıma seçime giriyorum lafını geri alıp yeniden muhalefeti bloklaştırma çalışmasının içinde mi olur yoksa iktidara yanaşıp MHP’nin yerine Erdoğan’ın ortağı mı olur? Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Akşener ile devam etme kararı alırsa bence bu olasılık daha yüksek. Erdoğan ile birlikte hareket etme olasılığı… O yüzden bu 38 vekilin istifa etmeden aynı MHP’nin yaptığı gibi kendine devletin içinde kadro tahsis edilip yada ona benzer bir takım tavizlerle MHP’nin yerini almak için birtakım çaba içine girebilir. Şu anda görünen o ki İyi Parti’de Meral Akşener’in gitmesini istemeyen grup da daha çok sık sık programlarımızda söylediğimiz ülkücü kökenli vekiller. Onlar istemiyor onların başında da Koray Aydın geliyor. Koray Aydın’ın genel başkan adaylığını birkaç arkadaşla konuştum. Yok, beklemiyoruz dediler. Devlet Bahçeli’nin bir görüntüsü vardı oy kullanmaya giderken, geçirdiği kaza neticesinde kolu alçıda yüzünde morluklar vardı. Bir sağlık sorunu olduğu açık. MHP’nin önümüzdeki dönemde bir lider arayışına girme olasılığı var. Aralarında 10-11 gibi bir rakam var milletvekili sayısı olarak. O yüzden bence İYİ Parti MHP’nin yerine Meral Akşener ile devam ederek ama Erdoğan’ın desteklediği bir yapıya dönüşebilir. Çünkü diğer partiler de burada önemli. DEVA Partisi 10-15, Demokrat Parti’nin 3 milletvekili var. Bunlar önümüzdeki dönemde Erdoğan’ın kuracağı koalisyonda yer alabilirler. Şaşırtıcı olmaz benim için. Seçim sonuçlarını okuyan Erdoğan’ın biraz bu işlerin ciddiyetini kavradığını, 20 yıllık iktidarında en düşük oyu aldığını fark etmiş artık” ifadelerine yer verdi.
Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan, Saadet Partisi’nin ne adına devam edeceği konusunda ciddi bir tartışma süreci olduğunu ifade eden Ahmet Nesin, “Oradaki milletvekilleri de kendilerinden bir muhasebe savaşına girişecekler diye düşünüyorum” dedi.
“Erdoğan, IMF reçetesini kabul edecek mi?”
Erdoğan’ın önünde birkaç açmaz olduğunu söyleyen Serdar Öztürk, “Bunlardan biri ekonomi. Erdoğan için çok büyük bir açmaz. Çünkü durum iyi gitmiyor ve Erdoğan da bunun farkında. Gemi su alıyor. Her ne kadar Mehmet Şimşek orta vadeli programa devam edileceğini söyledi ama çok kolay görünmüyor. O yüzden ben Erdoğan’ın bunu nasıl aşacağı konusunda bir karar vermesi gerektiğini düşünüyorum. Erdoğan’ın önünde bir IMF reçetesi olabilir. Ciddi bir IMF programı konulabilir. Buna evet mi diyecek yoksa yıllardır hep aleyhinde konuştuğu IMF’den böyle bir yardımın beraberinde ekonomik programı kabul edecek mi?” şeklinde konuştu.
“Erdoğan için bir tercih yapma dönemi yaklaştı”
“Seçimde belediye başkanlarını kenara koyarak belediye meclis oylamasına baktığımızda AKP hayatında ilk defa MHP oylarıyla beraber ikinci parti oldu” diyen Ahmet Nesin, “Böyle bir durumda güven oylamasında mağlup olmuş bir parti ve iktidar için IMF kendisine sormaz mı?” şeklinde bir soru yöneltti.
Serdar Öztürk de “Önündeki sıkıntıları aşması için kendisine yeni bir yol çizmesi lazım. Bu yol da muhtemelen Amerika ve İngiltere ile bir biçimde uzlaşmaktan geçiyor. Çünkü uzun süredir körfez sermayesini çekemiyor. Para bulmakta çok zorlanıyor. Verdikleri paralar Türkiye içinde uçup gidiyor. Yeni ve sıcak kaynağa ihtiyaç duyuyor. Bunun da ABD’den geçtiğini biliyor. ABD’de 6 ay sonra seçimler var. Rusya’da seçimler yapıldı. Putin 2030’a kadar yeniden seçildi. Türkiye’nin etrafındaki çember daralmaya başladı. Sonuçta Amerika İran üzerinden özellikle İsrail’in talebi nedeniyle bir baskı kurmak istiyor. Hatta 3. Dünya savaşı çıkarmak niyetinde o kadar çılgınlar. Ama orada Rusya var. Bu işe karşı duruşu var. Erdoğan’ın Putin ile ilişkisi belli. Türkiye’ye Rusya’nın son dönemlerde doğalgaz alımı nedeniyle oluşan borcunda sağladığı avantajlar ortada. Erdoğan’a verdiği destek ortada. Erdoğan için bir tercih yapma dönemi yaklaştı” dedi.
Nesin’in, “Amerika, Batı, IMF, Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen kuruluşların Türkiye’ye ‘Sen güven oylamasından sınıfta kaldın. Bunun için seçime git kendini kanıtla, Türkiye kendini kanıtlasın. Ondan sonra Türkiye’ye yardım ederiz, toparlarız’ derlerse ne olacak” sorusuna cevap veren Öztürk, “Muhtemelen diyeceklerdir. Çünkü Erdoğan’ın özellikle ekonomi konusundaki taleplerinin aslında başka şeyleri de kapsadığının IMF farkında. Türkiye’nin demokratik yapısının Erdoğan’ın bu baskıcı rejiminin ekonomiyi nasıl etkilediğinin farkındalar. O yüzden gerek AB, gerekse ABD bu işin Erdoğan ile sadece ekonomik konuda değil politik konuda da anlaşmadan geçtiğini gayet iyi biliyor. Böyle bir zarf gelebilir. İçinde sadece ekonomik önlemler olmayan siyasi önlemler de olan bir zarf gelebilir. Erdoğan da burada tercihi kullanacak onu da nasıl kullanacağı önemli” diye ifade etti.
Nesin’in anayasa tartışmalarının başlamasıyla birlikte 2026’da referandum ile birlikte genel seçimle karşı karşıya kalınabileceği yönündeki sorusunu yanıtlayan Serdar Öztürk, “Muhtemeldir. Ama Erdoğan’ın bundan sonra değil anayasa değişikliği, politik anlamda tüzük değişikliği yapabilecek bir güç yok. Erdoğan’ın biliyoruz ki bu seçimi birilerinin sırtına yüklemek zorunluluğu var. Erdoğan’ın seçimin sonucunun faturasını kime keseceğini görmemiz lazım” dedi.
Nesin, “Sevsek de sevmesek de Erdoğan zeki bir adam. 17 bakanın İstanbul’a gelmesini Erdoğan mı istemiştir başkasının aklı mıdır?” dedi. Öztürk, “Erdoğan bu desteği vermekten çekinmemiştir. Çünkü önce kendisi biliyorsunuz Ekrem İmamoğlu ile karşı karşıya geldi. Bir süre sonra ona muhtemelen bunun hatalı olduğu söylendi. Sonuçta bir belediye başkanı, bir Cumhurbaşkanına karşı olmamalı. Belediye başkanı ile bu tür tartışmalara girmemeli dendi ki danışmanları tarafından Erdoğan kendisi yerine bakanlarını gönderdi. Giden bakanların hiçbiri de Erdoğan etkisi yaratmadı. Çünkü AKP sonuçta bir Erdoğan partisi zaten. Erdoğan’ın yaratmadığı etkiyi 17 bakanın yaratması mümkün değildi. Ben böyle bir şey beklemiyordum. Nitekim öyle oldu. Bakanların her açıklaması İmamoğlu’na yaradı. Şu anda belki de İstanbul tarihinin en avantajlı belediye başkanı konumuna geldi. Mecliste de çok ciddi çoğunluğu var. Artık meclisten karar geçmedi gibi bir gerekçesi olamaz. Bunu nasıl kullanacak önümüzdeki günlerde bunun yol haritasını çıkartacak bunu bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey İmamoğlu bu seçime çok iyi hazırlanmış. Hem ekibiyle hem adaylarla hem meclis üyelerinin çalışmasıyla, artık Erdoğan kadar konuşulacak bir isim haline geldi” diye ifade etti.
“Bu ortamı hazırlayan Kemal Kılıçdaroğlu”
Özgür Özel’in CHP’nin başına geldiğinde birdenbire her şeyi değiştirmediğini, gelinen süreci Kemal Kılıçdaroğlu’nun hazırladığını savunan Ahmet Nesin şöyle dedi:
“Şöyle bir tezim var benim. Herkes bu seçim öncesi şimdi de sen de dahil olmak üzere bu olayı İmamoğlu üzerinden tartışıyor. Ekrem İmamoğlu İstanbul adaylarını, Mansur Yavaş Ankara adaylarını belirledi. İyi de Adıyaman ve başka illerde Türkiye’nin birinci parti olması. Herkesin kolay kolay ikna edemediği DEM seçmenini ikna etmek, hepsini bir araya toplarsak birincisi şu anki başkan Özgür Özel’in çok ciddi bir başarısı demeden siyaseti konuşmak bence yanlış bir şey olur. Cumhurbaşkanlığı için evet ama parti başkanlığı İmamoğlu’nun şu anda düşünebileceği bir şey değil diye düşünüyorum. İkincisi şu anda pek gazetecilerin mikrofon tutmadığı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin bu noktaya gelmesinde CHP seçmeninin merkez sağ ile bir anlamda bütünleşmesini sağlayan kişi kimdir derseniz Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Hem sol hem de merkez sağ ile bütünleşmesini sağladı. Bu ortamı yaratan Kemal Kılıçdaroğlu. Özgür Özel gelip de birdenbire her şeyi değiştirmedi. CHP Cumhurbaşkanlığı için Abdullah Gül’ü durup dururken tartışmadı. Ekmeleddin İhsanoğlu’nu tartıştı, kabul ettirdi. İhsanoğlu’nda sandığa gitmeyen bölge ve illere gitmeyenlere baktığımızda MHP. CHP değil. Bugüne gelinen noktada esasında bir önceki seçimle hatta yüzde 48 seçimle bütün ortamı hazırlayan bence Kemal Kılıçdaroğlu.”
CHP’nin altılı masadan çıktıktan sonra kalan partilerin toplam oyunun Yeniden Refah Partisi’nin aldığı oya yetişemediğini söyleyen Öztürk, “Altılı masayı oluşturan da Kemal Kılıçdaroğlu bu seçimin sonucuna baktığınız zaman altılı masada CHP’yi çıkardığınız zaman geriye kalan beşinin toplam oyu Yeniden Refah Partisi’nin oyuna yetişemiyor” dedi.
AK Parti’nin içindeki bazı kesimin Yeniden Refah Partisi’ni desteklediğini söyleyen Ahmet Nesin de “Merkez sağ parti olacak diye İYİ Parti’yi destekleyen seçmen grubu bir kısmı sandığa gitmedi. Bir kısmı CHP’ye geri döndü oylarıyla. Liberal diyebileceğimiz kesim gitmedi” şeklinde konuştu.
İyi Parti’nin seçmeninin içinde muhafazakarlar olduğunu söyleyen Serdar Öztürk, “Anapvari hesap yapıyordu. Doğrudur liberal kesim bu seçimde daha çok CHP’ye yönelmiş görünüyor. Ama içindeki milliyetçi muhafazakar onların da Yeniden Refah Partisi’ne gittiğini söylemek çok yanlış olmaz. Zaten İyi Parti’nin önündeki açmaz da bu. Kurultayı toplamak hiçbir şeyi ifade etmiyor. Siz masayı dağıttıktan sonra ve hemen Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından bütün suçu CHP’nin üzerine yıktıktan sonra bununla kalmadınız. İYİ Parti lideri yerel seçim sürecinde hem İmamoğlu hem de Yavaş’a demediğini bırakmadı. Çok ağır sözler sarf etti. Çok ağır eleştiriler yönetti. Bunu bilerek mi yaptı yoksa arkadan birileri bu yöntemin doğru olduğunu söylediği için mi söyledi. Bunu bilemiyorum. Bunların bedelini ödemek için en azından ‘Ben bu dönem aday değilim’ demesini beklerdim” ifadelerine yer verdi.
Kılıçdaroğlu’nun başkanlığı ile beraber İYİ Parti’nin MHP ile yakın oy olmasının nedeninin CHP’den ayrılan koyu Kemalist kesim olduğu tezini savunan Ahmet Nesin, “CHP’den İYİ Parti’ye geçtiler. Millet de zannetti ki Türkiye’de birdenbire milliyetçiler çoğalıyor. MHP, İYİ Parti sonra Zafer Partisi ‘Yüzde 30’ları geçecek’ diye bir tartışma başlatıldı. Ben dedim ki hep ‘Bu öyle bir kitle değil. Hepsi bir araya gelip seçime girseler, yüzde 30 gibi oy alamazlar.’ Aynı dediğim gibi oldu esasında, ayrı ayrı seçimlere gitseler de o çıkışlarından dolayı İYİ Parti’ye gitmiş Kemalist oylarla İYİ Parti’ye giden o eski Adalet Parti’nin liberal yada liberal olmaya çalışan kanadı CHP’ye döndü. Yöneticilerinin bir kısmının eski MHP’li ülkücü olması, Meral Akşener’in bir dönem DYP, bir dönem MHP, bir dönem AKP kurulacak kurucusu olacakmış gibi davranması her yerde bir bezinin olması bir şey ifade etmiyor. İYİ Parti onların beklediği bir milliyetçi parti esasında hiç olmadı” dedi.
Türkiye’deki bugünkü siyasi iklimin oluşmasında Kemal Kılıçdaroğlu’nun etkisinin fazla olduğunu söyleyen Serdar Öztürk, “Bugün İstanbul’da İmamoğlu’nu kimse tanımazken Beylikdüzü’nden alıp getirip büyükşehire başkan adayı yapan Kemal bey. Sonuçta aynı şekilde Mansur Yavaş’ı üstelik de o kimliğine rağmen alıp getirip Beypazarı’ndan CHP rozetiyle seçime girmesini sağladı” diye konuştu.
“Tunç Soyer’in planlarını ertelemesi gerekiyor”
CHP’nin birinci parti çıkmasının eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in planlarını ertelemesi gerektiğine sebep olduğunu söyleyen Serdar Öztürk, “Tunç Soyer siyaseti devam ettirmek için geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapmıştı ama onun da bu sonuçlardan sonra plan ve projelerini biraz ertelemesi gerekiyor.” Dedi.
Ahmet Nesin ise “Onu söylemeye çalışıyorum. Sadece Tunç Soyer değil Kılıçdaroğlu’nun da kongre hayalleri vardıysa birtakım insanlar böyle bir şey olabilir sonuca göre diyordu. O da kapandı. Bence parti başkanlığı için İmamoğlu’nun da önü kapandı” dedi.
YORUMLAR