Doğu Perinçek’in, Soner Yalçın’a geçen hafta yazdığı mektupta eleştiri yönelttiği Yalçın Küçük, Odatv’de Perinçek’e yanıt veren bir yazı kaleme aldı.
Küçük, “Arkadaşımdır ve pek tuhaf bir arkadaşlık olmalıdır” diye andığı Perinçek için “Tayyip Efendi’nin meddahı oldu” dedi ve siyasi geçmişinden bazı hatırlatmalarda bulundu.
Perinçek’in siyasi tarihçesi
Yalçın Küçük, şimdi “Tayyip Efendi’nin meddahı” olan Perinçek’in TİP’ten Bekaa’ya uzanan siyasi geçmişinden şu hatırlatmaları yaptı:
(a) Doğu, TİP’e girdi, sonra yıkmaya çalıştı. Süleyman Demirel’in Moskova gezisinden sonra Sovyet Komünist Partisi’nin TİP’i yıkma girişimlerine denk geldi, çok aktif oldu. (b) Sonra TKP ile başladı ve gizli TKP liderlerini tek tek ifşa etti, adreslerini yayınladı, ihbarcılık yaptı. (c) Önce Kürtler’e yaklaştı ve şimdi nefret ve kin saçıyor, burada devam etmektedir.
Bunların çoğu tekrardır ve yazılıdır ve sanki bir özettir. Bu ise çok güzel bir hikayedir, ilk defa ben Bekaa Vadisi’ne gittim ve Öcalan ile ilk olarak, bir Türk devrimcisi olarak konuştum. Yayıladım.
Sonra Emeğin Birliği’nden, Teslim Töre, bir arkadaşım, bana şunları aktardı; Hocam, Perinçek senden sonra, Apo’ya gidecek, görüşecek, Kürtçü olacak ve sonra… Ve tam söylediği gibi çıktığını biliyoruz. Belki tahmin ve belki istihbarattır. Bilemeyiz.
Devrimcileri polise ihbar etti
Küçük, şimdi Kürt düşmanlığı yaptığını söylediği Perinçek’in 1980 öncesi devrimcileri açık adreslerini yayımlayarak polise ihbar ettiğini hatırlattı:
Bu dönemde Perinçek çok ateşli bir Maocudur. Yaptıkları ise şunlardır, Sovyetler’den aldığı işaretler üzerine TİP’i yıkmaya kalktı ve mutlak anlamda yıkmasalar dahi, çok zayıflattılar. Daha sonra, gizli TKP’yi ortadan kaldırmaya çalıştı ve utanılacak işler yaptı. Gizli TKP’nin gizli birçok üyesinin isimlerini ve adreslerini Aydınlık Gazetesi’nde ilan etti. Çok açıkça ihbar ediyordu ve demek Perinçek aynı zamanda bir ihbarcıdır. Polise bildirdi, bilinmektedir.
Perinçek ajan mı?
Küçük, Perinçek’in ajan olup olmadığı üzerine tartışmalara da bir Behice Boran anısı ile değindi:
Bir gün tutuklu, Mamak’ta olabilir, bir davada sırasını bekliyor. Tutuklu gençlerden biri, sırada, bir soru sormak için yanıyor ve ‘Hocam’, diyor, ‘Beni hatırlıyor musunuz?’. ‘Hayır, evladım’ ve bunun üzerine genç, ‘nasıl hatırlamazsınız’, biraz şaşırıyor, ‘Ben partinizi çok bastım’, diyor. Behice Hanım’ın hatırlaması gerekiyor. Cevabı şudur, ‘Aman evladım o kadar çoktunuz ki, hangi birinizi hatırlayayım’ ve bunları gülerek anlatıyor. Bana naklederken de gülüyordu. Gülmek Behice Hanım’a çok yakışıyor.
Bunun üzerine genç tutuklu rahatlıyor ve sorusunu açıklıyor. Önce Doğu’yu ve sonra herhalde hocasını kastederek soruyor, ‘ajan mı’; sorusu budur. Behice Hanım’ın cevabı ise şudur: ‘Evladım, bilemem. Ama ajan olup olmaması hiç önemli değildir. Sosyalizme zararını soruyorsan bütün ajanlardan daha çoktur.’ Önemli olan işte budur. Doğu’nun, Türk soluna verdiği zararı hiçbir ajan vermemiştir.
YORUMLAR