Yavuz Bingöl'ün "Erdoğancılık" konusunda kimseyi kendine rakip görmediğini dile getirdiği "Erdoğancılığın feriştahı benim "ifadesi sosyal medyada günün konularından oldu. Ünlü Radyocu Nihat sırdar' ın da sabah programında dinleyicileriyle paylaştığı "feriştahıyım" sabahın erken saatlerinde de sosyal medyada en çok paylaşılan konulardan biri oldu.
Bir dönem Yılmaz Erdoğan tarafından yazılıp Demet Akbağ tarafından canlandırılan sevilen dizi karakteri "Feriştah Yenge" karakterine atıfta bulunan bazı sosyal medya kullanıcılarının paylaşımları büyük ilgi görüyor.
Bingöl' ün Hürriyet gazetesindeki röportajından satır başları şöyle:
Hürriyet'ten Cengiz Semercioğlu'na konuşan Bingöl, "Solcular hâlâ kayıtsız değiller aslında benim yaptığım müziğe. Tamamen silmiş değiller ama böyle karşılıklı bir kırgınlığımız var tabii. Çünkü beni de çok yalnız bıraktılar zor dönemimde. Söylediğimin altından yok düşkün, yok yalaka gibi şeyler çıkarmaları hiç yakışık almadı" ifadesini kullandı.
Bingöl'ün Semercioğlu ile yaptığı söyleşi şöyle:
Kökeninin Alevi-sol olması nedeniyle bugünkü iktidarla yakınlığın eleştiriliyor...
- Evet, doğru ama şimdi Türkiye’de bana 80-90 yıl boyunca sol iktidar say desen çok azdır. Hep sağ iktidarlar var yöneten. Hepsiyle benim ilişkim vardı. O zaman niye bu kadar çok eleştirilmedim ya da ayyuka çıkmadı olaylar? Bugün niye böyle oldu?
Neden böyle oldu, ben sana sorayım...
- Bunun nedeni bence Cumhurbaşkanı’nın insani yönünün fazla olması. Mesela ben Ahmet Necdet Sezer’le de türkü söyleyebilirdim. Niye söylemedim? Kendisi böyle bir şeye yol açmadı çünkü. Ya da Abdullah Gül’le de söyleyebilirdim. Onun da resepsiyonuna gittim. Ne bileyim Süleyman Demirel’le de söyleyebilirdim. Onun da cumhurbaşkanlığında resepsiyona gitmiş sanatçılardan biriyim ben. Onlar böyle bir şeye yol açmadı. Dediğim gibi; Cumhurbaşkanı’nın insani tarafı fazla. İnsana dokunmayı biliyor. Herkesin derdiyle, sorunuyla uğraşmasını seven bir lider. Başka bir tarafı var. Galiba ondan dolayı...
Sen de kendini bu duyguya yakın mı hissettin?
- Evet. Ben tavrını, tarzını seviyorum. Bunu hiçbir yerde de inkar etmiyorum, her zaman söylüyorum. Benim kendisinin şahsına, liderliğine büyük saygım ve sevgim var. Emperyal ülkelerin 60-70 yıllık planları var Orta Doğu’da. Bir Müslüman lider çıkıyor, hem dünyadaki ekonomik çarka çomak sokuyor hem de diyor ki; “Kardeşim, siz kendi geçmişinize bakın”! Bizim sessiz düşündüğümüz şeyi seslendiriyor. İstediğin kadar başka bir ideolojiden gel ya da başka bir görüşten ol...Aslında bir sol liderin yapabileceği şeyler de yaptılar 15 yılda. Demokratik açılım paketleri, barış masası... Bunlar çok kolay işler değildir Cengiz. TRT Şeş’i kim kurdu? Köylerin Kürtçe isimlerini kim geri verdi? Hâlâ bu sorunu çözebilecek kapasitedeki tek lider Erdoğan’dır.
Bu söylemlerin yüzünden eski mahallenden kovulduğunu, yalnızlaştığını düşünüyor musun?
- Yok. Ben öyle kovulduğumu falan düşünmüyorum.
Neden eski dostların Edip Akbayram kızıyor öyleyse sana? Onur Akın kızıyor, Arif Sağ kızıyor...
- Evet. Ben de onlara kızıyorum. (Gülüyor) Karşılıklı kızıyoruz...
Sen neden kızıyorsun onlara?
- Kendi başlarına kalınca hiç mi düşünmüyorlar, “Hiç mi iyi bir şey yapmıyor acaba Erdoğan” diye? Beğendikleri bir şeyi söyleme cesaretleri var mı benim gibi? Onlar da bir koltukta oturuyorlar. Kimse kendi koltuğunu terk etmiyor. Kariyerizm solun en büyük hastalığıdır. Bütün dünyada da böyledir. İki tane güzel cümle edemezler iktidar için, konserlerimiz iptal olur, tepki alırız diye. İki tane iyi bir şey söyleyemezler mi Cumhurbaşkanı hakkında?
Niye söylemiyorlar?
- Asıl dürüst olan benim. Ben, tavır değiştirmiş, mahalle değiştirmiş değilim. Ben dürüst konuşuyorum. Onlar dürüst konuşmuyorlar. Valla bak dürüst değiller. Asıl politik davranan onlar.
Ama sen bunları söyledin diye konserlerin iptal olmadı ki...
- Ben söylediğim için yaşadıklarım bunlar... Bu ülke hepimizin ülkesi. “Şunu ne kadar güzel yaptı” dediğim zaman ben Erdoğancı mı olurum? Nazım Hikmet’in vatandaşlığını verdikten sonra bir teşekkürü hak etmiyor mu? Sol adına yıllarca müzik yapmış Zülfü Livaneli, Edip Abi ya da Arif Abi, Nazım Hikmet’in vatandaşlığını verdiği için ertesi gün telefon açıp Recep Tayyip Erdoğan’a bir teşekkür ettiler mi? Etseler ne olurdu?2009’da Nazım Hikmet’e vatandaşlığını verdiği zaman evde tek başımaydım. Televizyonun karşısında kendimi Erdoğan’ı ayakta alkışlarken buldum. Gözlerim dolu doluydu. O anda ulaşsam kendisine, teşekkür ederdim mesela. Yani demek istediğim şu: Bizim solcu arkadaşların da terk edemedikleri bir koltukları var. Onların da kırmızı plakaları var. Bu iktidarın yaptığı iki tane iyi şeyi söyleyemezler. “Aman konserimiz azalır” ya da “millet bize yalaka der, yandaş der” diye. Halbuki öyle değil abi. Güzel olan şey güzeldir. Kötü olan şey kötüdür.
Sen kendini Erdoğancı olarak görüyor musun?
- Sonuna kadar Erdoğancıyım. Hatta lütfen burayı büyük harfle yaz; FERİŞTAHIYIM... Ben Erdoğan’ı seviyorum. Oyumu da Erdoğan’a vereceğim seçimlerde.
"HER BABA YAPAR BUNU"
Bundan dolayı imtiyaz elde ettiğin eleştirilerine ne diyeceksin?
- Asla öyle bir şey yok. İmtiyaz derken?
Mesela kızın Türkü’nün TRT’ye program yapması...
- Bir baba kızı için ne yapabilir Cengiz? Senin de kızın var. Türkü, 10 yıl Amerika’da okul öncesi çocuk psikolojisi okudu. “Ben ülkeme hizmet etmek, enerjimi ülkeme vermek istiyorum” dedi. Ülkesine döndü. Çocuklarla ilgili belgesel yapmak için bir işe soyundu. Sanki bu ülkede belgesel kanalı fazla da biz başka kanalın kapısını çalmadık. TRT Belgesel’deki ilk işi olmadı mesela. Onların dediği gibi imtiyaz olsa, o iş devam ederdi. Birinci bölümde yayından kalktı.
TRT 1’deki programı hafta içi her gün yayınlanmaya devam ediyor...
- Belgeselden 6 ay sonra başka bir proje geliştirdiler. “Evlilik Okulu” diye. TRT de sevdi projeyi, devam etti. Ama birinci işinde hani imtiyaz? Nerede imtiyaz? Yok... TRT 1’deki de ramazan öncesi kalkıyor. Bir sezon bir iş yapmış oldular. Bunun imtiyazla ilgisi yok ki. Bir baba evladı için ne yaparsa ben o refleksi gösterdim sadece... Başka bir niyetim olamaz ki benim. Kızımın da öyle bir niyeti yok.
YORUMLAR